Izmir, gerçek, asil ve soylu Türk İzmirlilerden gitmişti
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamında doğduğu kent Selanik, İmparatorluğun Başkenti İstanbul, Cumhuriyetin Başkenti Ankara büyük önem teşkil etmektedir. Fakat bir şehir daha var ki Gazi’nin yaşamında aldığı kararlarda ve yaptığı girişimlerde kuşkusuz büyük önem taşıyor. Bu şehir; 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar (Başkomutanlık) Meydan Muharebesi’ni kazanıp Yunan ordusunu imha ettikten sonra, 1 Eylül 1922’de “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrini verdiği ve 9 Eylül 1922’de ordumuzun işgalden kurtardığı İzmir’dir...
İzmir’de düzenlenen Birinci İktisat Kongresi’nin yanı sıra, Mustafa Kemal Atatürk, saltanatı kaldırmayı 18 Eylül 1922 günü, İzmir henüz bir yangın yerini andırırken ilk kez telaffuz etmişti. Elbette, Gazi’nin hilafetin kaldırılması, eğitimde birliğin sağlanması, laik eğitime geçilmesi gibi kararları da, ülkenin Batıya en açık kentinde planlaması bir rastlantı değildir.
Atatürk duygusal olarak da İzmir’le bir bağ oluşturmştu. Annesi Zübeyde Hanım’ı İzmir’de toprağa vermiş, tek evliliğini de İzmir’de yapmıştı. Bunların yanısıra müessif iki olay da yaşamıştır İzmir’de. Daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz, her ikisi de akim kalan; herkesin bildiği İzmir suikasti teşebbüsü ve çok az bilinen annesinin mezarını ziyarete gittiğinde yapılmak istenen suikast teşebbüsü... Bu elim hadiseler, Atatürk’ün İzmir’e ve İzmirlilere olan sevgisini hiç bir zaman azaltmamıştır. Bunun içindir ki Atatürk, kimi kaynaklara göre 12, kimi kaynaklara göre de 18 kez İzmir’i ziyaret etmiştir.
Bu yazı dizimizde çeşitli kaynaklardan derlediğimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’e ilk gelişi ve daha sonraki gelişlerinde irat etmiş oldukları nutukları aktaracağız. Önce kısa anekdotlar verelim.
İlk kez sürgüne
giderken görmüştü
Mustafa Kemal 11 Ekim 1925’te İzmir Belediyesi Balkonu’ndan halka hitap ederken şunları söylemişti:
“Benim İzmir’i ilk gördüğüm gün, okulu terk ederek sürgüne gönderildiğim gündür. Bu güzel memlekette, sürgün yerime giderken birkaç saat geçirmiştim.
O zaman bu güzel rıhtımı baştanbaşa, bize can düşmanımız olan yabancı bir ırkın mensuplarıyla dolu görmüştüm. O zaman karar vermiştim ki; ” İzmir, gerçek, asil ve soylu Türk İzmirlilerden gitmişti.
Çok beğendiler
Aynı gemi ile sürgüne gönderilen Ali Fuat (Cebesoy) anılarında şunları yazar:
“Mustafa Kemal, ben, Müfit (Kırşehir) ve diğer bazı seçkin yüzbaşılar, İstanbul Limanı’ndan kalkan bir Nemse vapuruyla Beyrut’a hareket ettik. Ertesi gün öğle üzeri İzmir’e geldik. İzmir’i ilk defa görüyordum.
Üç arkadaş bir araba tutarak Kordonboyu’nda dolaştık. Şehir fevkalade güzeldi. Gazinolarda orkestralar çalıyordu. Birine girmek istedik. Fakat sonra vapuru kaçırmaktan korkarak bundan vazgeçtik.”
(DEVAM EDECEK)