Sümerbank…
Atatürk Türkiye’sinin yarattığı ve efsaneleşen bir hikâyesi olan markaydı…
Osmanlı’dan üretim tesisi adına neredeyse sıfır eser devralan Cumhuriyet Türkiye’sinin yokluklar içerisinde yarattığı bir yıldızdı. Sümerbank, bir dönemin eşitleyici unsuruydu…
Bakın, 1968’yılına ait bu fotoğrafta, Sümerbank’ın İstanbul Bahçekapı mağazası vitrinini görüyorsunuz…
Trençkot pardesüler, Tweet ceketler, Poplin gömlekler, Kaşe şapkalar, Beykoz kunduralar, Robinson şemsiyeler, Stanley valizler, Yıldız porselenler…
Yerli ve milli üretim olan bu ürünlerin hepsini ucuz ve kaliteli şekilde bulabilirdiniz Sümerbank’ta…
Ülkenin hiç bilmediğiniz, hiç gitmediğiniz bir köşesinde, benzer olmayan koşullarda yetişmiş, başka okullara gitmiş, farklı tip bir yaşam sürmüş ve sürmekte olan, kısacası başka sosyal, ekonomik ve kültürel bir gerçekliğin içindeki birisiyle belki de tek ortak yanınız —örneğin— bir nevresim takımı olabilirdi Sümerbank sayesinde…
Sümerbank, bir dönemin eşitleyici unsuruydu…
Sümerbank, kuruluşundan 2001 yılına kadar; başta Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün eğitim elbisesi, iç çamaşırı, postal, çadır, paraşüt, çarşaf, battaniye, havlu vb tüm ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, Azerbaycan, Ürdün, Arnavutluk, Bosna Hersek vb ülkelerin ordu ve polis teşkilatlarının ihtiyaçlarını da karşılamıştır.
Ne yazık ki bu güzide eser de özelleştirme furyasının kurbanı oldu…
Ama gün gelecek, cumhuriyetimizin bu büyük sosyo-ekonomik ve kültürel değerleri yeniden hayata geçirilecektir, geçirilmelidir...
