Bu noktayı belirtmeden önce yukarıda sözünü ettiğimiz "Tetkik-i mezabit encümeni" denilen "tutanakları inceleme komisyonu" adı altında kurulmuş olan iki kuruldan kısaca söz etmek isterim. Bu komisyonlar, bir torbadan çekilen fişlerdeki adların yüksek sesle okunması ve tutanağa geçirilmesi yoluyla oluyordu. Başkan Şerif Bey’e, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisi üzerine, divan kâtibi kimliğiyle Bursa Milletvekili Muhittin Baha (Pars) ve Kütahya Milletvekili Cevdet Bey yardım ediyorlardı. Ad çekme işi ve fişlerin ayrımı bitince, seçilen komisyon üyeleri Meclis’e bildirildi.
Birinci komisyonda, bugün de adları bilinen kişilerden Edirne Milletvekili Albay İsmet Bey (İnönü), Konya Milletvekili Refik Bey (Koraltan), Konya Milletvekili ve Mevlevi çelebisi Abdülhalim Çelebi Efendi; ikinci komisyonda ise Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa, İkinci Meşrutiyet’te hürriyet kahramanı olarak anılan Niyazi ve Enver paşaların arkadaşlarından Eskişehir Milletvekili Eyüp Sabri, Kayseri Milletvekili Sabit ve Kırşehir Milletvekili Hakkı Behiç Beyler vardı.
Bu komisyonlardan birincisinde Albay İsmet Bey’in, ikincisinde ise Mustafa Kemal Paşa’nın adlarının torbadan çıkmış olmasına o zaman şaşırmıştım.
Bugün bu durumun herhalde bir rastlantı sonucu olmadığı, Mustafa Kemal Paşa’nın daha ilk günden Meclis’e tehlikeli sızmaları önlemek için komisyonlarda kendisinin ve güvendiği kişilerin bulunmasını sağlayıcı önlem almasından ileri geldiğini kabul ediyorum.
Komisyonların kurulması işi bittikten sonra geçici başkan Şerif Bey ertesi sabah saat 10.00’da toplanılmak üzere o günkü oturuma son verdi.
Liderlik niteliği, iktidar ve halk:
İlk Büyük Millet Meclisi’nde lider-iktidar-halk ilişkisi tarihsel ve sosyal bâbından, tarih uzmanlarınca ayrıntılı olarak incelenmeye değer önemli bir konudur. Biz burada bu konuya, örnekler vererek değinmekle yetineceğiz.
İstanbul’u alıp Osmanlı İmparatorluğu’na merkez yapan Fatih Sultan Mehmet’in şu sözü tarih kitaplarına geçmiş: "Padişah bir babadan doğmuş olmaklığım bir rastlantıdır, ama Padişah (yani iktidar sahibi) olmaklığım rastlantı değildir."
Bu söz bize devlet başkam olmada Tanrısal gerekircilik anlayışının, "iktidar sahibi" olmada ise kişiliğin ve kişisel toparlayıcılık ve buyurma gücünün somut örneğini veriyor.
Yalnız eski çağlarda güçlü bir padişah ya da kral olmanın değil, günümüz demokrasilerinde de güçlü bir lider olmanın koşulu bu kişisel buyurma etkinliği, derleyip toparlama ve yürütme gücüdür.
Yetiştikleri ortam, bilgi, görgü, taşıdıkları zihniyet bakımından birbirinden büsbütün başka, ayrı ayrı nitelikte olan milletvekillerindenoluşmuş Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, vatanı kurtarma ve tam istiklal kazanma amacına yönelterek hiç çatlak vermeden yürüten giz ve kerameti, Mustafa Kemal Paşa’daki liderlik gücünde aramak gerekir. (Devam edecek)