Oysa bir tek noktada denge kurmayan devlet güçlerinin çalışmasını uyumlu biçimde sürdürmek de olanaksızdır. Öte yandan herhangi bir makama devletin ve ulusun güçlerini birleştirme ve dengeleme yetkisi vererek o makamı sorumsuz tanımak felaket getirir. Halifenin bile sorumluluğunu ilke olarak kabul etmiş olan İslamlığın böyle çözüm yollarına elverişli olamayacağı açıktır. Bu güç ve birbiriyle bağdaştırılması olanaksız prensipler içinde uzun uzadıya inceleme yaparak en sonunda İslamlığın temel ilkelerine başvurup yüksek Meclisinizde yoğunlaşmış olan ve bütün Müslüman halkın birleşmiş oylarıyla uygun görülen ulusal iradeyi, vatanın alın yazısıyla ilgili işlere eylemli olarak el koymuş tanımak ilkesini kabul ediyoruz. (...) Böylece yüksek Meclisiniz taşıdığı olağanüstü yetki dolayısıyla karşısına çıkacak bir yürütme kurulunu yalnız denetlemek ve ulusun çok önemli (yaşamsal) sorunları üzerinde böyle bir kurulla çatışma zorunda bulunmak gibi, günümüzdeki durumun hiç de elverişli olamayacağı dar bir yasama görevi ile değil, ulusun genel yönetimini eylemli olarak yüklenmek, ülkenin ve Hilafet’in kurtuluşunu doğrudan doğruya sağlamak ve savunmak görev ve yetkisi ile kurulmuştur. Ve artık yüksek Meclisinizin üstünde bir güç yoktur.
İşte ülkemizin, şimdiye değin geçirdiği bunalımda, felaketlerde, kimi zaman Avrupa’yı taklit etmek, kimi zaman devlet işlerinin yönetimini kişisel görüşler açısından düzenlemeye çalışmak, kimi zaman anayasayı bile kişisel ihtiraslara oyuncak yapmak gibi pek acıklı sonuçlarını gördüğü, uzak düşünceden yoksun tutumlardan doğan genel uyanışa tercüman olduğumuz kanısıyla şu güç ve bunalımlı tarih döneminin savaşlarını bu yoldan yürütmek taraflıyız. Doğallıkla karar saygıdeğer kurulunuzundur. Yalnız karşı karşıya bulunduğumuz yok olma tehlikesine devlet ve ulus işlerinin uzun süredir mercisiz kaldığına dikkat gözünü çekerek, gereksiz teoriler ortasında sürüp gidecek tartışmaların en kötü yönetimden daha fena etkiler doğuracağını arz etmeyi de bir yurt görevi olarak gerekli görüyorum. Yüce Tanrı başarıya ulaştırsın, amin! [TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, cilt 1, s. 30/32, (Alkışlar üç dakika sürdü)]
Bu önerge üzerine duraksamalar ve çeşitli konuşmalar oldu. Konya Milletvekili Refik (Koraltan) Bey bunun bastırılıp üyelere dağıtılmasını istedi. Buna karşılık Kırşehir Milletvekili Hoca Müfit Efendi, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisini destekledi.
(Devam edecek)