Bugün, milletin samimî olarak birlik ve dayanışma içinde bulunması zorunludur
Basın, hükümetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde etki yapan büyük bir kuvvettir. 1930 (Cumhuriyet gazetesi, 31.10.1930)
Cumhuriyet basını
Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin belirme yeri olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir. Bir fikir kalesi, düşünüş kalesi! Basınla ilgili kişilerden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır. Bugün, milletin samimî olarak birlik ve dayanışma içinde bulunması zorunludur. Halkın kurtuluşu ve mutluluğu bundadır. Mücadele bitmemiştir. Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi eriştirmede basının görevi çok ve çok önemlidir. 1924 (Atatürk’ün S.D. II, s. 166)
Cumhuriyet döneminin kendi düşünüş biçimi ve ahlakıyla donanmış basınını, yine ancak cumhuriyetin kendisi yetiştirir. 1925 (Atatürk’ün S.D.I, s. 326)
Memlekette kalem özgürlüğünün de demokrat bir idareye lâyık ağırbaşlılıkla kullanılmakta daha dikkatli bulunulacağını umarım. Özgürlüğü kötüye kullanmanın sebep olduğu birçok felâketleri çekmiş olan bu memlekette, bu dikkate özellikle gerek olduğu inancındayım. 1930 (Atatürk’ün S.D.1, s.352)
Florinalı Nâzım’ın mektubuna verdiği cevaptan:
Cumhuriyetin sağlamlaştırılması ve yükseltilmesi hususunda kalem ve fikir sahiplerinin yapacağı hizmet, şüphesiz pek geniş ve etkili olur. Bu yoldaki çalışmaların daima beğeni ve takdir ile karşılanacağı da şüphesizdir. 1924 (Florinalı Nâzım, Cumhuriyet Marşları, 1924)
Basın özgürlüğü
Basının, genel yaşamda ve cumhuriyetin ilerleme ve gelişmesinde sahip olduğu görevler yüksektir. 1930 (Afetinan, M.B. ve M.K.Atatürk’ün El Yazıları, s. 62; 492)
Basının toplum yaşamında, siyasal yaşamda ve cumhuriyetin gelişme ve ilerlemesinde sahip olduğu yüksek görevleri anmak isterim. Basının tam ve geniş özgürlüğü iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu da söylemeye gerek görmem. Her türlü yasal kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin bilime, gereksinime ve kendi siyasal görüşlerine olduğu kadar, vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü özel görüşlerin üstünde olan yüksek çıkarlarına da dikkat ve hürmet etmek manevî zorunluğu,asıl bu zorunluktur ki genel düzeni temin edebilir.
Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın özgürlüğüdür.
1924 (Atatürk’ün S.D.I, s. 317-318)
(Devam edecek)