ATATÜRK’ÜN GAZETELERİ VE BASIN (01 Ekim 2014)

ATATÜRK’ÜN GAZETELERİ VE BASIN (01 Ekim 2014)

Maddî ve manevî mikropları yok etmek mümkün değildir

ATATÜRK 30 AĞUSTOS’U ANLATIYOR -9-

Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür. Basın ve fikir özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı başka tehlikeler de vardır. Basının ve hatta fikir derneklerinin, millî hükümetin etkisinden kurtularak, siyasal ve ekonomik gizli amaçlara âlet olmasından korkulur. Basının para ile satın alınabilmesi, milletlerarası yüksek para âleminin basın üzerinde gizli etkisi ya da sadece yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, işte bunların kamuoyunu aldatma ve yanıltmasından gerçekten korkulur. Fakat, özgürlükten çıkacak bu fenalıklar, asla çaresiz değildir. Evvelâ, basın özgürlüğüne yasal bir sınır çizilir. İkinci olarak, gazeteler, özel bir örgüt yaparak, bununla kendi üzerlerinde ahlâkî bir etki yaparlar. İlk zamanlarda bir kazanç işinden başka bir şey olmayan gazetecilik, toplumsal bir kurum haline gelebilir. Bundan başka, halkın fikrî ve siyasî eğitimi de bir teminattır. Halk, birçok gazeteleri okumaya ve onları birbirleriyle kontrol etmeye ve gazetecilik yalanlarına inanmamaya alışırlar. Bütün bunların üstünde, her şeyin açık olması nedeniyle, iyi niyetin gelişeceğini ve hayatî sorunlar üzerinde iyi niyet sahibi insanların daima çoğunluğu oluşturacaklarını kabul etmek uygun olur. Çünkü, her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür.

Fakat, bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir. Deneyim göstermiştir ki, her şeyi söylemekten insanları menetmek, asla mümkün değildir. Fakat, millî eğitim ve büyük manevî kuvvetlere karşı hükümetin uygun hareket tarzı sayesinde, isyancı fikirlerin yayılmasına izin vermeyecek toplumsal bir ortam yaratmak mümkündür. Fakat herhalde, her şeyin söylenmesine izin vermek ve bunun karşısında söyleyenlerin fiile geçmesini bekleyerek önlem almakla yetinmek de anlamsızdır. Bütün halkın harekete geçtiği gün, onları durduracak kuvvet yoktur. Tıbbî bir sağlığı koruma bilgisi olduğu gibi, toplumsal bir sağlığı koruma bilgisi de vardır. Her ikisi aynı ilkeye dayanır. Maddî mikropları yok etmek mümkün olmadığı gibi manevî mikropları da yok etmek mümkün değildir. Fakat, kişinin vücudunda maddî bir sağlamlık yaratmak mümkün olduğu gibi, toplumsal yapıda da manevî bir sağlamlık yaratmak ve bu yolla bir karşı koyma zemini hazırlamak mümkündür. 1930 (Afetinan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 61-62; 488-492)
(Bitti.)