ATATÜRK’ÜN CEPHELERDE VERDİĞİ DÖRT EMİR (30 Eylül 2013)

ATATÜRK’ÜN CEPHELERDE VERDİĞİ DÖRT EMİR (30 Eylül 2013)

ATATÜRK’ÜN CEPHELERDE VERDİĞİ DÖRT EMİR

Düşmanı kendi istediği yerde muharebeye mecbur etmişti

Atatürk “Tedbir düşünürken acı da olsa gerçekleri görmekten bir an bile uzak kalmamalıdır” der. İstiklâl Harbi sırasında önemli olan husus, sonucu sağlayacak olan ordunun korunması ve geliştirilmesiydi. Bu askerî gereğe uyarak Atatürk, toprak terk etmiş, fakat aynı toprakları ve diğer toprakları geri almak için gerekli olan ordusunu korumuştur.
“Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz.” Kütahya-Eskişehir muharebelerinden sonra kuvvetlerini 100 km geriye, Sakarya doğusuna çekmekle Atatürk, düşmanı kendi istediği yerde, kendi istediği şartlarda muharebeye mecbur etmişti. Gerçekte askerî harekât yönetiminde çok önemli bir güç olan ve sahip olana büyük imkânlar sağlayan inisiyatif, taarruz eden tarafın elindedir. Kuvvetlerin Sakarya doğusuna çekilmesi Yunanlıların inisiyatiften yararlanmasını çok büyük ölçüde sınırlamış, bir ölçüde de olsa savunmada olmalarına rağmen Türk kuvvetlerinin iradesine bağlı kalmışlardır.
Sakarya nehri doğusunda uygulanan askerî harekât savunma, mevzi savunmasıdır. Bu tür harekâtta önemli olan savunma arazisini, hatta ilk savunma hattını korumaktı. Atatürk bu sert savunma ilkesini bir ölçüde yumuşatmış fakat aynı zamanda bu tür askerî harekâttan beklenen amacı koruyan bir ilke geliştirerek uygulamıştır. Atatürk klâsik askerî harekâtın en büyük ustasıdır.
“Savunma hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılmasıyla, ordunun büyüklüğü ölçüsünde çok gerilere çekilmek gerektiği teorisini çürütmek için memleket savunmasını başka türlü ifade etmeyi ve bu ifademde direnerek şiddet göstermeyi yararlı ve etkili buldum. Dedim ki hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz”
Atatürk mevzi savunmasının ön cephesini mutlaka elde bulundurmak yerine her karış toprağı savunmayı, savunmasının bir hatta değil, karış karış derinlikte yapılmasını istemiştir. Bu, değişik ve daha akılcı bir mevzi savunmasıdır. Belirlenen ilke meydan muharebesi süresince başarıyla uygulanmıştır. Bugünün zırhlı ve motorize birlikleri ve uçar birlikleri, savunmanın, aynı ilkeye bağlı kalarak fakat mevcut hareket gücü imkânlarından en çok yararlanacak bir uygulama içerisinde yönetilmesini düşündürmektedir. Şüphesiz, savunma sathının hudutları ve derinliği hareket gücü ile orantılı olarak büyüyecektir.
Kütahya Eskişehir muharebelerinde zor şartlar doğunca geri çekilme yapılmıştı. Atatürk Sakarya’da verdiği yeni emirle, her zor şartta geri çekilinmeyeceğini, Sakarya doğusunda kesin sonuçlu muharebenin kabul edileceğini açıklamış, hükümet merkezinin Kayseri’ye götürülmesi tartışmalarının yarattığı etkiyi silmeyi amaçlamış ve başarmıştır. Kazanılan Sakarya Meydan Muharebesi, Türk ve dünya tarihinde önemli bir yer işgal eder. Batılılar, Türkleri başlangıçta kendileri için bir tehdit olarak, daha sonra genişlemelerine ve yayılmalarına bir engel olarak görmüşlerdir. Türk gücü bertaraf edilmeden doğuda hâkimiyet gerçekleştirilemeyecekti. Bunun için Türkleri önce Avrupa’dan, sonra Anadolu’dan atmak gerekiyordu. Viyana’dan dönüşün durdurulduğu yer Sakarya’dır. Sakarya Meydan Muharebesi yalnız Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de büyük bir dönüş, büyük bir doruk noktasıdır. (Devam edecek)