Atatürk'le aralarındaki fark dağlar kadar!

Yine İsmail Şefik Aydın hatırlattı..
Sakarya savaşları sırasında Mustafa Kemal Paşa akşamları kurmaylarıyla oturup konuşmalar yapmaktadır. Yine böyle bir akşam; vakit gece yarısından sonradır... Mustafa Kemal Paşa konuşmaya şöyle bir soruyla başlar:
“En iyi kumaşın İngiliz kumaşı olduğunu biliyorsunuz. Peki, bunun sebebini hiç düşündünüz mü?” Neden en iyisi İngiliz kumaşı?
İçinde bulundukları koşullarla hiçbir ilgisi olmayan bir soruyla karşılaşmış olmanın ilk şaşkınlığını üzerinden atan bir subay “İngiliz kumaşı, ipek gibi ince ve yumuşaktır da ondan” diye cevap verir.
Mustafa Kemal Paşa, sorularını sürdürür: “Doğru. Peki, bir yünlü kumaşı ipek gibi ince ve yumuşak yapan nedir?”
“Ben söyleyeyim. O kumaşın dokunmasında kullanılan ipliktir. İplik ne kadar ince olursa, kumaş da o kadar ince ve yumuşak olur. Peki, bir ipliğin ince olması neye bağlıdır?”
Bu soruyu yine Mustafa Kemal Paşa cevaplandırır: “Bir ipliğin ince olabilmesi için, onu oluşturan elyafın da ince olması gerekir. Peki, hangi tür koyunun elyafı incedir?”
Bu soruyu da yine kendisi şöyle cevaplar: “Bizim Anadolu koyunlarının, özellikle de Doğu Anadolu koyunlarının elyafı kalındır. Bu nedenle, bu koyunlardan elde edilen elyaftan üretilen iplikler kalın olur, bunlardan kalın ve kaba kumaşlar, halı ve battaniyeler dokunur. Dünyada en ince elyaflı koyun Avustralya’da yetişen adı da Merino olan koyundur. İşte İngilizler Merino koyununun yününü ithal edip, bundan önce iplik yapar, sonra da ünlü kumaşlarını dokurlar. Şimdi bir soru: Bizim de İngiliz kumaşı gibi ince kumaş üretebilmemiz için gereken nedir?
Bu soruya şu cevap verilir: Avustralya’dan Merino yünü ithal etmek!
Evet ama o çok pahalı ve dışa bağımlı bir yoldur. Ben şunu düşünüyorum.... Zaferden sonra mensucat sanayisine önem vereceğiz. Avustralya’dan canlı Merino koyunu satın alacağız. Bizim Marmara bölgesinin koyunları elyafı en ince olan koyunlarımızdır. İşte Avustralya’dan alacağımız Merino koyunlarını bizim Marmara bölgesi koyunlarıyla çiftleştireceğiz. Doğacak koyunları da yine Merino koyunu ile çiftleştireceğiz. Böyle böyle, Avustralya’nın Merino koyununa yakın bir tür melez koyun elde edeceğiz; adına da Merinos koyunu diyeceğiz. Bizim Merinos koyunundan elde edeceğimiz yapaktan önce iplik, daha sonra İngiliz kumaşı ayarında kumaş üreten bir fabrika kuracağız. Üretilecek kumaşa da Merinos kumaşı diyeceğiz.”
O gece cephede, Mustafa Kemal Paşa, Bursa Merinos Fabrikası’nın temelini atmış oluyordu.
(Bu hadiseyi Merinos fabrikasında yöneticilik yapan Yılmaz Dikbaş Bertan Onaran’a anlatmış; ve Bertan onaran da Ekim 2010 tarihli Berfin Bahar dergisinde yayınlamıştır.)
Rahmetli Atatürk işte böylesine uzak görüşlü bir deha idi. O yaptı, sonrakiler sattı. Şimdikiler bırakınız cephede Merinos Fabrikasının temellerini atmayı, nerede bir temel varsa onu sökmeyi devlet adamlığı sanıyorlar. Görüyorsunuz, kısa bir süre önce Türkiye Rusya ile çok sıkı fıkı idi. O kadar ki, iki devlet arasında alışverişin Türk lirası ve Ruble ile yapılması bile söz konusu olmuştu. Suriye ile iki devletin bakanlar kurulu ortak toplanıyor, neredeyse iki devlet birleşiyordu. İran ile aramızda hiçbir sorun yoktu. Ama bugün Rusya’nın da, İran’ın da, Suriye’nin de TSK’nın elinde olmayan yüksek teknolojiye sahip atom başlıklar takılabilen füzeleri Türkiye’ye çevrilmiş durumda. Bu üç devlet ABD yahut İsrail bir saldırı yaparsa ilk işimiz Türkiye’yi vurmaktır diye açıkça ve net bir biçimde beyan ettiler.
Haksızlar mı?
Sen kimin hatırına ve Türkiye’nin hangi menfaatine karşılık bu üç ülkeyi İsrail ve Batılı emperyalistlerin hedefi haline getiren ABD radarlarını ülkene yerleştirirsin? Bu millet yüzde 50’nin üzerindeki oyu sana Türkiye’yi birileri kan gölüne çevirsinler sen de bunların sebebi ol diye mi verdi?
Bütün bunları İslâm için yaptığınızı söyleyebilir misiniz? Haçlılarla bir olup halkı Müslüman olan ülkelere koridor açmayı düşünmek ve saldırgan ve azgın İsrail’e şemsiye olmanın neresi İslâm’la bağdaşır?

Yazarın Diğer Yazıları