ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK (22 Ekim 2013)

ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK (22 Ekim 2013)

ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK

Ölüm bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramamıştır...

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele’nin hemen ardından çok köklü yenileşme hareketlerine girişti. Yapılan çalışmalar şekli olmaktan ziyade içerikle ilgiliydi. Yaptığı ve yapacağı yenilikleri de milletine anlatırdı. Atatürk zaman ve zemin müsait olduğunda da anılarını anlatırdı. Bu ya Çankaya’daki sofrasında toplanan misafirlerini ağırladığında, ya çıktığı yurt gezilerinde veya gazetelerin başyazarlarına verdiği röportajlar şeklinde olurdu. Atatürk’ün çeşitli konularda yapmış olduğu konuşmaların tamamı veya bazı bölümleri alıntı yapılarak yazılmıştır. Bizde yaptığımız araştırmalarda rastladığımız ve önemli görerek alıntıladığımız sözlerinden derlememizi sunacağız. Yalnız bu derlemeyi aktarmadan önce, Atatürk’ün çok bilinen şu tavsiyesini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. İşte o sözler: "Aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!"
İngilizlerin gözüyle Atatürk
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; insanlığın yetiştirdiği en büyük dahi idi. Atatürk, olağanüstü bir insandı. Diğer olağanüstü insanlar gibi, olağanüstü özelliklere sahipti. Bu özelliklerini yendiği düşmanları bile kabul etmiş, ondan büyük bir hayranlık ve saygıyla bahsetmişlerdir. İşte bunlar arasında özellikle iki İngiliz devlet adamının görüşleri...
1934-1939 yılları arasında önce İstanbul’da daha sonra da Ankara’da İngiltere Büyükelçisi olarak bulunan Percy Loraine, Atatürk’ü en iyi anlatan diplomatlardan biridir. Loraine, Atatürk’ün ölümünden 15 gün sonra Londra’ya özel bir kuryeyle gönderdiği mektubunun sonunda bakın Atatürk’ü nasıl anlatıyor:
"Kemal Atatürk yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemişti. Hastalığının şiddetlendiği anlarda ölüme çok yakınlaşmış olsa bile, korku asla ne yüreğine ne beynine yerleşmeyi başaramamıştı.
O, Türk Milleti’ne hizmet ederken öldü. Ölüm bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramamıştır..."
Ve işte bir başka İngiliz’in sözleri: "Bir asker olmak, bir komutan olmak değildir ona çağını aşacak bir lider özellikleri taşıtan. O bir lider, ama kitleleri sürükleyebilen, insanları kenetlemeyi başarmış bir siyasi lider." İşte İngiltere’nin Muhafazakar Parti lideri Michael Stevens Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk İstiklal ve Bağımsızlığının sembolü Mustafa Kemal Atatürk için böyle diyordu. Unutmayalım ki Mustafa Kemal Atatürk, kendisinden sitayişle bahseden bu İngilizleri Çanakkale’ye geldiklerine geleceklerine pişman etmiş, onların büyük hayallerini Çanakkale Boğazı’nın karanlık sularına gömmüştü...
İki Mustafa Kemal
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
1933 (Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yerli Yabancı 80 İmza Atatürk’ü Anlatıyor, s. 183)
(Devam edecek)