ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK (02 Kasım 2013)

ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK (02 Kasım 2013)

ATATÜRK’E GÖRE ATATÜRK

Kuvvet ve kudretim, halkın bana gösterdiği güvenden oluşmaktadır

Ben diktatör değilim. Çünkü fikirlerimi ve düşüncelerimi zora dayanarak kabul ettirmeyi asla benimsemedim, arzulamadım ve uygulamadım. Ben yaşadığım zaman içinde milletimin hayrına, refahına ve maddî manevî mutluluk ve onuruna uygun gördüğüm önlemlerin alınmasına çalıştım. Hepsinin bileşkesi uygar ve ileri bir yaşamın yaratılması çabasıdır. (Hamdullah Suphi Tanrıöver’den naklen,Cemal Kutay, Mustafa Kemal’in Ufuktaki Manevî Mirasçısı ile Sohbet, s.2)
Millete dayanma
Benim yaşamımı inceleyenler görürler ki, ben Mısır firavunları gibi kendime mezar yaptırmak için kırbaçlar altında insanları sürmedim. Ben, memlekette uygulamak istediğim herhangi bir fikri evvelâ kongreler toplayarak, onlarla konuşarak bu fikirleri onlardan aldığım yetkiye dayanarak uyguladım. İşte Erzurum, Sivas kongreleri, işte Büyük Millet Meclisi bunun en canlı ifadeleridir. 1932 (Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Millî Mücadele Tarihi, s. 304)
Kapıda duran nöbetçi bile benden korkmaz. İsterseniz kendisinden sorunuz. Korku üzerine egemenlik kurulamaz. Toplara dayanan egemenlik devamlı olmaz. Böyle bir egemenlik ve hattâ diktatörlük, ancak ihtilâl olursa geçici bir zaman için gerekli olur. 1930 (Ayın Tarihi, II, 73, 1930)
Benim her emrim yapılır; çünkü benden, yapılmayacak emirler çıkmaz.
(Asaf İlbay, Tan gazetesi, 17. 7. 1949)
Benim kendi kuvvet ve kudretim, halkın bana gösterdiği inan ve güvenden oluşmaktadır. Bu güven devam ettikçe, ben de bu güvene lâyık olmaya hak kazanmakta devam edecek ve geleceğe bu karşılıklı güvenle hep beraber yürüyerek inşallah pek az zamanda millete refah ve mutluluk verecek olan büyük amacımıza ulaşacağız. 1923 (Atatürk’ün S.D.11, s.163)
Zorbalarla Mücadele
Biz keyfî hareket etmeyiz. Zorba asla değiliz. Yaşamımız bütün çalışmamız, memleket işlerinde keyfî ve zorbaca hareket edenlere karşı mücadele ile geçmiştir. Bizim akıl, mantık, zekâ ile hareket etmek belli özelliğimizdir. Bütün yaşamımızı dolduran olaylar, bu gerçeğin kanıtlarıdır. Memleket ve millet işlerinde kişilikleriyle, yaptıklarıyla, fikirleriyle zararlı olmak durumuna düşenlere karşı, zaman zaman karşı koyduğumuz olmuştur. Milleti gerçek iyileşme yolunda yürümekten alıkoymak isteyenlere sert ve amansız olmak eğilimindeyiz. Toplumsal düzenimizi, bilerek veya bilmeyerek, bozucu kimselere izin veremeyiz; bunlar doğrudur. Bizden bu konuda sessiz kalma ve tarafsızlık isteyenleri tatmin edemiyorsak, bunun sebebi, memleket ve millet çıkarlarını her şeyin üstünde gördüğümüzdür. 1925 (Atatürk’ün S.D.V, s. 211)
Cihangirlik hakkında
Efendiler, kendimizi cihanın egemeni sanmak dalgınlığı,artık hiçbir kafada yer bulmamalıdır. Gerçek durumu tanımaktaki dalgınlıkla, dalgınlara uymakla, zavallı milletimizi sürüklediğimiz felâketler yetişir. Bile bile aynı acı olayı devam ettiremeyiz. 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 1.2.1930)
Artık millet, yalnız bir şeyi için silâha sarılacaktır: Millî sınırlarımız içinde yaşamını, bağımsızlığını ve egemenliğini korumak için! Artık bizim saldırgan bir askerî siyasetimiz olmayacaktır. Cihangirlik sevdasında, savaşarak ülkeleri alma peşinde olmayacağız. O düşünüş biçimini izleme yüzünden en ağır cezaları hâlâ çekmekteyiz. 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 8.1.1930)
İngiliz yazarı Armstrong’un "Bozkurt Mustafa Kemal" adlı kitabındaki görüşleri üzerine söylemiştir:
Bu İngiliz subayı bana bir "cihangir" gözüyle bakıyor. Ben, "cihangir" değilim; olmak da istemem! Biz Türk ordusuyla "cihangirlik"e karşı koymuşuzdur. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu, T.T.K. Belleten, Cilt XX, Sayı : 80, s. 531-532) (Bitti)