ATATÜRK VE TÜRK KADINI (25 Ocak 2013)

ATATÜRK VE TÜRK KADINI (25 Ocak 2013)

ATATÜRK VE TÜRK KADINI

İstanbul’da kızların da üniversitede erkeklerle beraber okumaları sağlandı
2-
İstiklâl savaşına kadınlarımız, geniş çapta silah kullanarak fiilen muharebelere katılmışlar, döğüşmüşler, kan dökmüşler, şehit ve gaziler arasında yer almışlardır. ‘Topyekün Savaş’ doktrinini (bu doktrin, sahibi tarafından yazılmadan önce) uygulamışlardır. Bu suretle kadının savaşçılık gücü ve savaşın yürümesine olan etkisi bakımından XX. Yüzyıl dünya kadınlarına Türk Kadını öncülük yapmıştır. İşin en ilginç yönü, bu işlerin bir kanuna göre bir askeri organizasyonun belirli ve sınırlı kuralları içinde yapılması gereken görev olarak değil, tamamen bir gönüllü görev anlayışıyla ve canları pahasına yapmış ve başarmıştır.
3- Anadolu’da Sivas ve Erzurum kongreleri safhasında kadın derneklerimiz de siyasî mücadeleye katılmaktadır. Böylece, siyasal hayata fiilen girişim başlamış, bunu belediye seçimlerine katılma ve milletvekili seçilme safhaları izlemiştir;
4- İstanbul’da kızların da üniversitede erkeklerle beraber okumaları sağlanmıştır. Bu hareketle kadınlarımızın eğitim olanakları artırılmıştır. Daha sonra Anayasa’da yapılan değişme, okuma zorunluğu ve eşitliği yasal yollarla güvence altına alınmıştır. Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu ile de uygar milletler düzeyinde eğitime ulaşılmıştır;
5- Anadolu’da kızlar için okullar ilk kez açılmaya başlanmıştır. Kızların meslek kadını olarak yetişme çabaları artmıştır. Türk Kadınına bütün iş ve meslekler kapılarını eşit koşullarla açmışlardır;
6- Medeni Kanun çıkarılmış, kadın erkck eşitliği sosyal ve hukukî alanlarda bir düzeye getirilmiştir. Bu konuda da Atatürk kadın reformu bir çok ülkelere örnek olmuştur;
7- Kadınlarımızın giyim ve sosyal yaşama koşullarında hızlı gelişme ve değişmeler olmuştur;
8- "Kadın" konusunda yazanlarımız çoğaldığı gibi, "Kadın yazarlarımızın" da birdenbire arttığı görülmüştür.
9- Bütün bu çeşitli gelişimler "Türk ana"sının daha iyi eğitil-mesini ve bilgili hale gelmesini sağlamış, dolayısıyla yeni kuşakların da daha bilinçli ve erdemli yetişmesine imkânlar doğmuştur. Kadınlığımızın, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kadınımızın yalnız insanımızın rakamlarının artışına yarayan bir unsur olarak değerlendirilmesi büyük haksızlık olur. Evvela kadının kendisi eğilim, öğretim, kültür, ekonomi, hukuk ve sosyal haklar bakımından büyük gelişmeler kaydetmiştir. İstatistik rakamlarıyle ifade edildiği zaman görülmüştür ki, bu gelişme bizi, yükselterek XX. yüzyıl dünyası ortalamalarının üst düzeyine yaklaştırmıştır. Fakat bu yükseliş grafiğinin bir tepe noktası değildir.
Değerli araştırmacı Burhan Göksel’den yaptığımız alıntıyı burada noktalarken, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadını hakkında muhtelif vesilelerle vermiş olduğu demeçleri de aktarmakta fayda görüyoruz: (Devam edecek)