ATATÜRK VE TÜRK KADINI (24 Ocak 2013)

ATATÜRK VE TÜRK KADINI (24 Ocak 2013)

ATATÜRK VE TÜRK KADINI

Dünya basınının Türk kadını hakkındaki yanlış görüşlerini düzeltmeleri için uğraşır


1935 yılında dünya kadınlarının, dolayısıyla dünya kamuoyunun dikkatleri Türkiye üzerine çevrilir (1975’te Meksika’da yapılana benzer) dünyadaki bülün ülke kadınlarının temsilcileri bir kongre akdedeceklerdir.
Atatürk teşebbüsü ele alır. Bu büyük kongrenin İstanbul’da toplanmasını sağlar. Çok sevdiği ve esirgediği Beylerbeyi Sarayı’nı bu hizmete tahsis eder. Millet ve devlet olarak ilginin en fazlasını gösterir.
Kongre ile ilgisi bu kadarla bitmez. Dünyanın her tarafından gelmiş seçme kadınlar ve basın temsilcilerine kişisel ilgi gösterir. Görüşmeler yapar.
Dünya Kadınlarının dikkatlerini Türk İnkılâbı üzerine çevir-meye muvaffak olur. Dünya basınının Türk kadını hakkındaki yanlış görüşlerini düzeltmeleri için uğraşır.
Bu arada verilen bir resepsiyonda dünya basın temsilcilerine "Türk Kadın Hakları ve Statüsü" üzerinde sorulan soruları cevaplandırırken, Avrupa’nın tanınmış kadın yazarlarından birisi kendisine sorar "Anladığımıza göre Türk kadınının birçok hakları verilmiştir. Bunu görmekten memnunuz. Acaba bunu kadın erkek eşitliği (Askerlik) konusuna kadar getirecek misiniz?" Sorunun nedeni bellidir. 1930’larda lise, üniversiteli kız öğrencilerimiz erkeklerle aynı düzeyde ‘Askerliğe Hazırlık’ dersi okumakta ve ‘silahlı eğitim’ görmektedirler. Dünya barışını o zamanlarda da korumayı amaçlayan kadın temsilcilerine verilecek cevap önemlidir, yanlış yorumlamalara sebep olacaktır. Atatürk’ün cevabı kendine özgü biçimdedir: "Ben aslında Türk erkeklerinin de savaş yapmalarına taraftar değilim. Yurdumun da, Cihanın da barış içinde yaşaması, siyasetimizin mihveridir. Ancak, Türkiye’nin savunması söz konusu olursa, kadınlarımızın da erkeklerin yanında yeniden daha bilinçli ve tamamıyle yer alacaklarına emin olmalısınız. İstiklal Savaşımız bunun en yakın misalidir."
Bütün bu örneklerde Atatürk’ün bir tek amacı vardır: Türk kadını değerlidir, uygar düzeye yükselmiştir. Sosyal hayatta yetişmiştir, ama onu dünya yanlış tanımakladır.
Bu gibi başarılı eylemlerle, bu yanlış tanıma mücadelesinde galip gelmek lazımdır.
Atatürk döneminin
"Kadın Hakları" yönünden
kazandırdıkları:
19 Mayıs 1919’dan bu yana büyük Atatürk’ün reformu ile gerçekleşen ve değişen kadın hakları, Türk kadınına yepyeni bir statü getirmiş bulunmaktadır. Yapılan bu işler şöylece özetlenebilir:
1- İstanbul’da aydın kadınlarımız Milli Mücadeleyi desteklemek için mitinglerde erkeklerle beraber aktif olarak görev almışlardır;
(Devam edecek)