Çok karılılık kalkmaktadır. Türk kadını evinin tek kadını ve anasıdır
Aile Hukuku ve Evlilik
Müessesesi:
Türk ailesi ve ailede kadının hukuku da Atatürk tarafından baştan itibaren ele alınmış bir konudur. 1925’te İnebolu’da halkla yaptığı konuşmada, ailenin karı ve kocadan kurulduğunu, bu iki üyenin eşit şartlarla yuvayı yürütmeleri gerektiği inancını anlatır.
Atatürk, Ankara’da sonradan fakülte olan "Hukuk" mektebini açarken konuşmasında der ki: "Cumhuriyet Türkiyesinde eski hayat kaideleri, eski hukuk yerine, yeni hukukun kaim bulunması..."
Atatürk, Türk vatandaşının, Türk ailesinin sosyal hakları, bir-biriyle ilişkilerini uygar ülkelerle bir düzeye getirmenin, yeni yasalarla sağlanabileceğine inanmaktadır. En yetkili hukukçularımızı biraraya getirerek bir Bilim Kurumu kurmuş, XIX. yüzyılda topluluğumuzu yöneten, İslam esaslarına dayanan ve tek hukuk kaynağımız olan "Mecelle"nin yerine geçecek, yeni "Türk Medeni Kanunu"nu hazırlatmaya başlamıştır. Mecelle, aile, miras ve şahıslar statüsü gibi temel konuları ihtiva etmediği gibi, ticaret hukuku tarafı da yetersizdi. I. Dünya Savaşı sırasında çıkarılan "Aile Hukuk Kararnamesi" ile yalnız aile hukuku ile ilgili eksiklikler kısmen giderilmeye çalışılmıştı. Fakat, mütareke sırasında bu kararnamenin uygulamadan kalkmasıyla tekrar Mecelle’ye aynen dönülmüştü.
Yurttaşların doğumlarından ölümlerine değin bütün kişisel ve parasal ilişkilerini, sahip olduğu mallar dolayısıyla diğer yurttaşlarla ilişkilerini düzenleyen daha kapsamlı, toplu bir yasaya ihtiyaç duyulmuştur.
Atatürk’ün Mecelle taraftarlarının Mecelleyi islah etme önerisini kabul etmeyerek kökten bir değişme getirmek için İsviçre Medeni Kanunu esas olmak üzere hazırlattığı Türk Medeni Kanunu,
17 Şubat 1926’da kabul edildi.
Yeni kanunun Türk Kadınına sağladığı haklar şöyle özetlenebilir:
-Çok karılılık kalkmaktadır. Türk kadını, evinin tek kadını ve anasıdır.
-Boşanma hakkında eşitlik sağlanmıştır. Kadın da yargıca baş vurarak boşanma isteyebilecektir.
-Boşanmaya yalnız hâkim karar verebilir.
-Velilik konusunda anneye de eşitlik verilmektedir.
-Daha önce mirasta kadına, erkeğe düşenin çok az bir oranı verilirken bu kez eşitlik sağlanır.
-Evlenme, önceleri, "Beşik Kertiği" denen şekilde çocuk yaşlarında bile yapılabilirken, yeni kanun ‘asgari yaş haddi’ni getirmektedir.
-Daha önce nikâh imam karşısında yapılır, kadının rızası vekil seçilen erkek tarafından açıklanırdı. Medeni Kanun, bu hakkı doğruca kadına vermektedir. Kadın evlenmeye razı olduğunu, bizzat kendi diliyle ifade eder.
- Eskiden mahkemede iki kadın bir erkek yerine şehadet edebilirken, artık bu konuda da eşitlik getirilir. Artık Türk kadını tam bir "insan"dır..
(Devam edecek)