Satı Kadın ilk kadın milletveki olarak Millet Meclisinde göreve başlar
Atatürk’ün çevresinde yetişmiş olanlardan manevi kızı, Prof. Dr. Afet İnan bir konferansında, bu döneme ait ilginç bir anısını anlatır:
"1935 Temmuzunda aynı otomobilde Atatürk’le birlikte Kızılcahamam’a gidilmektedir. Ankara yakınındaki Kazan köyünden geçilirken, köylünün yol kenarında Atatürk’e tezahüratta bulunmaları nedeniyle durulur. Köyün muhtarı bir kadındır. Köylüyü tertibe soktuktan sonra, köylü adına gayet içten ve düzgün bir söylev verir. Atatürk duygulanır, teşekkür eder. Tekrar hareket edildiği zaman, yanındaki Afet Hanım ve Nuri Conker’e, ‘İşte hayalimdeki Türk kadın mebus’ der." Conker bir köylü kadınının Millet Meclisine girmesini değerlendiremez. Ama, Satı Kadın kısa bir zaman sonra ilk kadın milletvekilleri arasında Millet Meclisinde göreve başlar ve bu vazifeyi daima başarı ile yürütür.
1 Mart 1935 tarihinde ilk kadın mebuslarımız Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendilerine ayrılan yerlerine otururlar.
İlk defa bu görevi alanların Türk Tarihinde özel bir değeri vardır. Onları hatırlayalım ve hatırlatalım. İşte ilk kadın milletvekillerimiz: Mebrure Gönenç (Afyon), Şekibe İnsel (Bursa), Huriye Öniz (Diyarbakır), Dr. Fatma Memik (Edirne), Nakiye Elgün (Erzurum), Fakihe Öymen (İstanbul) Ferruh Gürgüp (Kayseri), Bediz Morova (Konya), Mihre Bektaş (Malatya), Meliha Ulaş (Samsun), Esma Nayman (Seyhan), Sabiha Görkay (Sivas), Seniha Hızal (Trabzon).
O tarihten bu yana, Türk kadınına verilmiş olan Milletvekili seçilme görevine, 1960’da yeni Anayasa ile Senatör olarak seçilme hakkı da tanınmıştır. Ancak, Türk kadınının birçok ülkelere nazaran çok erken sahip olduğu bu kutsal ve pek şerefli hakkını yeterince kullanamaması üzücü bir durumdur. Meselâ: 1935 seçiminde (18) milletvekili kadınımız Milletvekili olarak seeçilmişlerdir. Bu rakamlar 1939’da (15), 1943’te (16), 1946’da (9), 1950’de (3) sonraki dönemlerde ise 4,8, 4,8’dir. Kurucu Mecliste (4), 1961’de (3), 1965’te (8), 1969’da (5), 1981’de Danışma Meclisinde (4) ve 1983’de (12) böylece 1935’den beri Parlamentomuza ancak 102 kadın girmiş bulunmaktadır. Bu sonuçlar, cidden büyük bir azınlığın ifadesidir.
Diğer taraftan, oy vermede Türk kadını çok daha ilgilidir. Daima seçimlere erkekten fazla katılır. Meselâ, 1953 seçiminde oy verenlerin % 47.84’ü erkek iken % 52.16’sı kadındır. 1963’te de hemen aynı seviyede, % 47.85’i erkek, % 52.15’i kadındır.
Kadının seçim hakkı gibi erkekle eşitlik davasında, daha önemlisi de temel insan hakları arasında başta gelen bu hakkı, Türk kadınına dünya kadınları arasında bazı Avrupa ülkelerinden hemen hemen yarım yüzyıl önce verilmiştir. Uygarlık mücadelesinde cidden ileri bir aşamadır. Bilenlerce övgü ile karşılanır. Fakat gerek bu asil hakkı kullanma ve gerekse dünyaya tanıtma bakımından layık olduğu düzeyde çalışamadığımızı kabul edeceğiz. (Devam edecek)