Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmaları üzerine kadınlar halkı savaşa teşvik eder
Daha sonraları bu elemanların ilerlemeleri ile, üniversitelerde ve akademik kariyerde başarı ile çalışmalar başlar. Kadın asistan, doçent, ve profesörlerimiz, 1933 Üniversite Reformu ile alanlarında daha da başarılı olurlar.
1924’te kurulan "Musiki Muallim Mektebi", 1940’da "Devlet Konservatuvarı haline getirilir. 1943’te ilk tiyatro ve opera sanatkârlarımız bu kaynaktan mezun olurlar. Hukuk dalında yetişen kadınlarımız 1928’de avukat olarak Baro’ya girerler. Noter, hakim olurlar ve en yüksek kaza mercii, mahkemelerde yukarı doğru başarı ile tırmanmaya başlarlar.
Türk Kadınının siyaset
alanındaki eylemleri ve siyasî
haklarının alınması:
Kadınlarımız; İstiklâl Savaşının, yalnız askerlikle ilgili yönüne katılmakla kalmamışlar. Bugün Batı ülkelerinden çok evvel elde ettikleri siyasî hakları için de mücadele vermişlerdir. Şöyle ki: 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmaları üzerine düşman işgaline rağmen İstanbul’da mitinglerde kadınlarımızı da, aynı heyecanla, halkı ülkenin bağımsızlığı için savaşa teşvik ederken görürüz. Bunlardan, 19 Mayıs 1919 Sultanahmet mitingi pek ünlüdür. 50.000 Türk’e önce Halide Edip haykırır. Onu Meliha adlı genç kız takip eder. 20 Mayıs’ta Üsküdar mitinginde Sabahat ve Naciye Hanımlar kürsüdedir. 22 Mayıs’ta Kadıköy mitingi yapılır Münevver Sami Hanım konuşur.
Bu konuşmacıların bir kısmı sonra Anadolu’ya geçer, Millî Mücadele’de fiilen görev alırlar.
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi belgelerine göre: Anadolu’da kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine paralel olarak kadınlarımızın da "siyasi kuruluşları" vardır. 23 Aralık 1919’da Erzurum’da bir camide okutulan mevlitten sonra "Türk Kadınlar Topluluğu" adına Merkez Okulu Müdürü Faika Hanım imzasıyla İstanbul’da Sadrazam, Dahiliye Nezareti, İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı ve Amerikan Senatosuna protesto ve istiklâl için mücadele azimlerini belirten telgraflar çekilir.
"Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti" de Erzurum ve Sivas Kongrelerine paralel olarak çalışmalar yapar. Türk kadınlığının bu eylemi desteklediğini gösterir.
Bu olaylar, Türk kadınının ev dışı hayatta, erkekle beraber dış düşmana karşı silahlı mücadele ile de yetinmeyip, politik mücadeleye katıldığını ispatlayan hadiselerdir.
Kadınımızın seçme, seçilme haklarından ilk defa, 1926 yılında Trabzon Türk Ocağında Süreyya Hulusi adındaki bir konuşmacı verdiği konferansta söz eder. (Devam edecek)