Bu kadın sorununda cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım, açılsınlar, onların beyinlerini ciddî bilim ve bilgi ile süsleyelim. Namusu, bilgiyi sağlıklı şekilde açıklayalım. Şeref ve onur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim. 1918 (Afet İnan, M. Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, s. 45)
Arkadaşlar, Türk milleti çok büyük olaylarla kanıtladı ki, yenilik sever ve devrimci bir millettir. Son yıllardan önce de milletimiz yenileşme yolları üzerinde yürümeye, sosyal devrime girişmemiş değildir. Fakat gerçek sonuçlar görülemedi. Bunun sebebini araştırdınız mı? Bence sebep, işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır. Bu konuda açık söyleyeceğim: Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine göz yumalım da kitlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin? Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok yükselme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerekir. Böyle olursa devrim başarılı olur. 1925 (Atatürk’ün S.D.II, S. 216-217)
Daha endişesiz ve korkusuzca, daha yanlışsız olarak yürüyeceğimiz yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamızda ortak yapmak, yaşamımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaksal, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur. 1923 (Atatürk’ün S.D. 11, s. 150-151)
Çok büyük sevinçle görüyoruz ve görmekteyiz ki, her yerde hanımlarımız erkeklerle fikir ve bilgi yolunda yarışırcasına yürüyorlar. Yine gönül borcuyla ifade etmek gerekir ki, hiçbir yerde kadınlarımız erkeklerin aşağısında değildir. Hemen her yerde kadın ve erkek düzeyi arasında bir denklik görmekteyim. Bu durum övünmeye değerdir. Kadınlarımızın, daha elverişsiz şartlar altında erkeklerden geri kalmayışı ve belki aynı şartlar altında erkeklerden ileri gidişi övüncü gerektirir. 1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 152)
Türk kadınları, memleketin yazgısını millet adına yöneten siyasî topluluğa dahil olmak arzusunu göstermekle, memleketin, milletin vatandaşlara yüklediği görevlerin hiçbirinden kendilerinin uzak bırakılacağını düşünmezler. Çünkü, görev karşılığı olmayan hak yoktur. 1931 (Atatürk’ün S.D.II, s. 265)
Siyasal ve sosyal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna İnanıyorum. 1935 (Ayın Tarihi, No: 17, 1935, s.14)
Türk kadınlığının, yeni girdiği siyasal alanda da değerli işler başarmasını dilerim. 1934 (Ulus gazetesi, 10.12.1934)
Milletlerarası Kadın Kongresi delegelerine söylemiştir:
Türk kadınının, dünya kadınlığına elini vererek dünyanın barış ve güveni için çalışacağına güvenebilirsiniz. 1935 (Tan gazetesi, 27.4. 1935) (Bitti)