İstiklâl Savaşında kendisiyle fikir arkadaşlığı yapan, karargahında vazife alan Halide Edip Adıvar’a, askerliğin ilk basamak-taki rütbesini çok mütevazı bir düzeyde “Onbaşı”lığı tevcih eder. Bu olay da, Silahlı Kuvvetlerimiz için çok tarihseldir. Kadınlarımızın askerliği, ordudaki hizmeti bir Atatürk direktifi ve ilkesidir.
Başkomutan Mustafa Kemal kendisine şu tarihi emri yollar:
“Halide Edip Hanımefendi hazretlerine;
(aceledir)
Garp Cephesi
Ordu safları arasında vatanımızın müdafaasına fiilen iştirak için şiddetli arzu (büyük istek) ile vuku bulan müracaatı vatanperveraneleri Orduca memnuniyetle telakki olundu. Hizmet-i fiiliye-i askeriyeye kabul ve oradan vazifenizin telakki buyurulması rica olunur.
18.8.1337 (1921)
Başkomutan
Mustafa KEMAL”
Böylece, tarihimizde gerçekten başlamış olan “Kadınların Askerliği” konusunu Atatürk zamanla işlemektedir, biçimlendirmektedir.
Der ki: “Düşmanlarımız bizi dinin taht-ı tesirinde (tesiri altında) kalmış olmakla itham ve tevakkuf (duralama) ve inhitatımızı (alçalmamızı) buna atfediyorlar. Bu hatadır. Bizim dinimiz hiç bir zaman kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir.
Atatürk’ün Türk kadınının eğitimi konusundaki konuşmalarında dört esas üzerinde durduğu görülmektedir.
1- Kadın-erkek öğretim ve eğitimi eşit olmalıdır. 2- Kadının en önemli vazifesi analıktır. 3- Kadın toplum hayatının her yönünde yer almalıdır. 4- Kadın analık hizmetini ve toplumdaki görevini iyi yapabilmek için çok sağlam bilgilerle cihazlanmalı ve faziletli olmalıdır. Atatürk, daha 1923’lerden itibaren Türk Kadınının erkeklerle eşit koşullarda ve çok iyi eğitim görmeleri üzerine ısrarla durmuştur. Hatta bazı hallerde erkekten de daha aydın olmasını istemiştir.
Kadınlarımız; İstiklâl Savaşının, yalnız askerlikle ilgili yönüne katılmakla kalmamışlar. Bugün Batı ülkelerinden çok evvel elde ettikleri siyasî hakları için de mücadele vermişlerdir. Şöyle ki:
15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmaları üzerine düşman işgaline rağmen İstanbul’da mitinglerde kadınlarımızı da, aynı heyecanla, halkı ülkenin bağımsızlığı için savaşa teşvik ederken görürüz. Bunlardan, 19 Mayıs 1919 Sultanahmet mitingi pek ünlüdür. 50.000 Türk’e önce Halide Edip haykırır. Onu Meliha adlı genç kız takip eder. 20 Mayıs’ta Üsküdar mitinginde Sabahat ve Naciye Hanımlar kürsüdedir. 22 Mayıs’ta Kadıköy mitingi yapılır Münevver Saime Hanım konuşur. Bu konuşmacıların bir kısmı sonra Anadolu’ya geçer, Millî Mücadele’de fiilen görev alırlar. “Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti” de Erzurum ve Sivas Kongrelerine paralel olarak çalışmalar yapar. Türk kadınlığının bu eylemi desteklediğini gösterir.
(Devam edecek)