İstiklal Savaşı’mıza kadınlarımızın çokça katkılarını görmekteyiz
Bu sözler yalnız bir gönül borcu ve minnet belirtisi değildir. Geçmişimizden gelen, kadın-erkek ayrıcalığının da yok edilmesi kararının da kesin ifadesidir, ancak, Atatürk’ün bu büyük ve önemli konudaki temel fikrine dikkat olunmalıdır. O, bu toprağın kadınını çok iyi tanımaktadır. Kuvvetli değer yargılarına sahiptir. Fakat, daima "dünyanın, bu değerli insanları olduğu gibi tanımamasının üzüntüsü içindedir."
Atatürk’ün yalnız bu sözleriyle değil, yaşamı boyunca övdüğü ve övündüğü Türk kadınının İstiklal Savaşında yaptıklarını tarih sahifelerinden buraya aktarmakta yarar vardır.
Türk kadını, Türk Silahlı Kuvvetlerinde hizmete, elindeki silahla gönüllü olarak dövüşerek, kan dökerek; şehitler vererek girmiş ve analık görevi ile beraber bu görevleri de en sert koşullar içerisinde başarmıştır.
Türk kadınının askerliğe girişi, barış döneminin bir özentisi içinde masa başlarında yapılan yazı çizi ve bir özentinin ürünü değildir. 1877-78 Türk-Rus savaşında Nene Hatun’un Er-zurum’daki Aziziye Tabyesine hücumu olayından sonra, İstiklal Savaşı’mıza kadınlarımızın çokça katkılarını görmekteyiz.
Cephe gerisindeki bütün cephane, yaralı, hasta ikmal maddelerinin taşınması, Türk kadınının sırtına ve kağnısına yüklenir. Basit silah endüstrimizi onlar çalıştırmışlardır.
Ulus Meydanı’ndaki kadın heykeli işte bu kahraman Türk kadınının simgesidir.
Bunun dışında, elinde silah cephelerde milis savaşı yapan pek çok bacımız, anamız vardır. 1919’da Yunanlılar Aydın’a girerken bir anne silahını kapar, ileri atılır. Bunu pek çok erkek ve kadın takip eder. Ayşe, Emine ve Seher isimli savaşçılar tarihe geçmiş hakiki kadın savaşçılardır. Güney cephesinde bir müfrezede savaşan Tayyar Rahmiye, Fransızlara karşı dövüşürken şehit düşer.
Gördesli Makbule, 1921’de evlenir evlenmez kocasıyla beraber bir çete kurarlar, dağa çıkarlar. Makbule de Yunanlılarla savaşırken şehadete erer. İzmit cephesinde Takım Komutanı Erzurumlu Fatma’yı görürüz.
Hele Millet Meclisi tutanaklarına geçen, İstiklâl Madalyası ve Tuğgeneral rütbesi verilmesi teklif edilen bir Nezahat kızımız var. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 Ocak 1921 tarihinde 140. toplantısındaki zabıtlara göre onun öyküsü:
Bursa Milletvekili Emin Bey şöyle bir önerge vermiştir:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına;
"Çeşitli Harp cephelerinde, özellikle Gördes ve İnönü Meydan Muharebesinde çarpışmalara katılmış ve her an erlere, bazan subaylara bile gayret veren 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey’in kızı Nezahat Hanıma ilk İstiklâl Madalyasının verilmesini ve bu teklifin umumi heyetin tasdikine arz edilmesini rica ederim." (Devam edecek)