ATATÜRK VE TÜRK KADINI (11 Mart 2014)

ATATÜRK VE TÜRK KADINI (11 Mart 2014)

Türkiye anlamınca kadın her şeyin üstünde şerefli bir mevcudiyettir

Ekim 1925’te şöyle der:
“Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette değil, ahlâkta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, pazusuyla muhafaza ve müdafaaya kadir nesiller (kuşaklar) yetiştirmektedir. Milletin menbaı (kaynağı), hayat-ı içtimaiyenin (sosyal yaşamın) esası olan kadın, ancak faziletkâr (erdemli) olursa vazifesini ifa edebilir. Herhalde kadın, çok yüksek olmalıdır. Burada Fikret merhumun cümlece malûm olan bir sözünü hatırlatırım: “Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.”
Yine Mayıs 1925’te der ki:
“Kadın denilen varlık bizatihi (kendisi) yüksek bir varlıktır. Onun yoksulluğu olmaz. Kadına yoksul demek, onun bağrından kopup gelen bütün beşeriyetin (insanların) yoksulluğu demektir.
Eğer beşeriyet (insanlık) bu halde ise, kadına yoksul demek reva görülebilir (yakıştırılabilir). Hakikat bu mudur? Eğer kadın, dünyada çalışan, muvaffak olan, zengin olan, maddi ve manevi zengin insanlar yetiştirmiş ise, ona yoksul sıfatı verilebilir mi? Verenler varsa onlara nankör denilse, doğru olmaz mı? Türkiye anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi, bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir.” Atatürk, bir Türk anasının eseridir. Türk kadınının çocuğu olmaktan daima övünç duyar. Ama Türk kadını ile yakından ve el ele, iç içe işbirliği yapması, çalışması İstiklal Savaşında olmuştur. Türk kadını için gerçek yargılara bu mücadelenin içinde geniş kapsamıyla ulaşmıştır.
İstiklal Savaşımız, stratejistlerin deyimiyle, bir “Topyekun Savaş”tır. Bu “Savaş Doktrini’nin dünya orduları için örnek olan ilk uygulamasıdır. Dünya üzerinde, kadın, erkek, çocuk, yaşlı ve genci ile bütün “insan gücü”nün topluca yönetildiği, bütün ekonomik kaynaklarının bir elden kullanıldığı “ilk modern savaş”tır.
Alman Generali ve Stratejisti Ludendorf “Topyekun Savaş-Total War” isimli eseriyle bu tür savaşın doktrinini ortaya koymakla ün yapar. Bu kitabı neşrettiğinde, yıl 1928’dir. Halbuki Mustafa Kemal bu savaş türünü 1919-1922 arası fiilen uygulayan ilk askerdir. Birisi, yaratan ve uygulayan; diğeri yalnızca yazandır. Topyekun savaş, kadını erkekle bir düzeyde görür ve kullanır.
Meselâ II. Dünya Savaşı ve sonraki mahallî savaşlar hep böyle uygulanmıştır. İstiklal Savaşımız da böyle olmuştur. Gazi Mustafa Kemal, İstiklal Savaşını yönetirken güç aldığı, yaslandığı Türk kadınını, Türk anasını hiç unutmamış, vefa duygusunu daima belirtmiştir. Belki de reformları arasında kadın haklarına öncelik tanıması ve çok önem vermesinde, bu duygusunun etkisi vardır.
Mustafa Kemal Atatürk, kadına Türk ordusunun saflarında resmen ve üniformalı olarak yer açan ilk generaldir. İlk askerdir. Bu konuda da yaratıcıdır. (Devam edecek)