ATATÜRK VE MECLİS -3-

ATATÜRK VE MECLİS -3-

Mustafa Kemal, ömrünün başıyla sonunu düpedüz bir çizgide birleştirebilmiştir

Bu tarihten tam bir yıl önce de Mustafa Kemal sınıf arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’a ilerde Misâk-ı Millî’de gerçekleştireceği vatan haritasının sınırlarını çizmişti. Mustafa Kemal 1919’da da Erzurum Kongresi günlerinde Mazhar Müfit’e Türkiye’nin bir cumhuriyet olacağını "millî sır olarak" tevdi etmişti.
Bütün bunlar gösteriyordu ki Mustafa Kemal, ömrünün başıyla sonunu hiçbir zikzaka yer vermeden düpedüz bir çizgide birleştirebilmiştir.
Bu olağanüstü görünüş mutlu bir rastlantı mıdır, yoksa yılmaz bir azmin, görülmemiş bir inanç ve gayretin sistemli bir ürünü müdür? Şüphe yok ki, bu ikincisidir. Şimdi bu muazzam eseri yaratmış olan insanın başarısını sağlayan zihnî ve ruhî faktörlere bir göz atalım:
İttihat Terakki’nin karşısında yer aldı
1- Mustafa Kemal, bir meşruiyetçidir. Ona göre meşruiyetin temeli, millet iradesidir. Bu iradeye dayanmayan her girişim, meşruiyet dışıdır. Onun için gençlik çağından itibaren daima millî iradeye dayanmayı temel hedef olarak almış ve bu iradeyi yansıtmayan her girişimin karşısında yer almıştır. Millî iradeden çok uzaklaşmış olan padişahlık rejimine bu sebepten karşı çıkmış, yine aynı sebeple, platonik de olsa, büyük ve tehlikeli bir maceraya girişen Enver Paşa rejiminin ve İttihat ve Terakki’nin karşısında yer almaktadır.
1919’da Anadolu’ya geçtiği zaman arkasında Çanakkale zaferi vardı ve milletimizin hemen tek ümidiyle Anadolu, kayıtsız şartsız ona bağlanmaya hazırdı ve başlıca askerî güçlerin başında bulunan Karabekir ve Cebesoy da onun emrine girmeye hazırdılar. Fakat o, bu yolu tercih etmedi. Milletimizin bir bölümünü de olsa temsil eden Erzurum Kongresi’ne katıldı ve bu kongreden sonra kurulmuş olan temsil heyetinin başına geçti. Bu, mevzii de olsa, millî iradeye bir dayanıştı. Daha sonra Sivas Kongresi’nin kurduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk temsil heyetinin başına seçildi. Bu artık, bütün memlekete şamil bir millet iradesinin temsili demektir. Ve nihayet o günün en elverişsiz koşulları altında bir Millet Meclisi’nin kurulmasını sağladı. Artık, o, meclisin başkanı olarak, milletin iradesini temsil yetkisini kazandı. Böylece bütün ömrünce meşruiyet ilkesine bağlılığını gösterdi.
Bağımsızlık kayıtsız
şartsız olmalıdır
2- Mustafa Kemal’e göre özgürlüğün de eşitliğin de insan haysiyetinin de temel şartı, millî bağımsızlıktı. Yine Mustafa Kemal’e göre bu bağımsızlık "kayıtsız ve şartsız" olmalı yani, sadece belli hudutlar içinde bir siyasî bağımsızlık değil, aynı zamanda adlî, malî, ekonomik ve kültürel, yani "tam bağımsızlık" olmalıydı. Yönettiği millî mücadelenin asıl hedefi buydu.