Genel Müfettişlik:
Madde 22- İller ekonomik ve sosyal ilişkileri itibariyle birleştirilerek genel müfettişlik mıntıka vücuda getirilir.
Madde 23- Genel müfettişlik mıntıkalarının umumî surette asayişin sağlanması ve genel daireler işlemlerinin denetlenmesi ve bölgesindeki illerin ortak işlerinde ahengin tanzimi görevi genel müfettişlere verilir. Genel müfettişler, devletin genel vazifeleriyle mahallî idarelere ait vazife ve kararları sürekli olarak denetler.
Özel Madde:
İşbu kanun yayımı tarihde yürürlüğe girer. Ancak halen toplanmış olan Büyük Millet Meclisi, 5 Eylül 1336 tarihli müzakere nisabı kanunun birinci maddesinde gönderildiği üzere amacına ulaşıncaya kadar sürekli olarak toplu bulunacağı cihetle işbu Teşkilât-ı Esasiye Kanunundaki 4’üncü, 5’inci maddeler amacın elde edilmesine bugünkü Büyük Millet Meclisi mürettep sayısının 3/2 çoğunluğuyla karar verildiği takdirde ancak yeni seçimden itibaren yürürlüğe girer.
İçte huzur ve istikrarın
sağlanışı
I. Cihan Harbi sonuna doğru beliren ümitsizlik ve bitkinlik havası içinde askerlikten dönenlerin bir kısmı ileri derecede yoksulluk, bir kısmı da huzur ve güvenden yoksunluk yüzünden olumlu bir işe başlayamıyor, kendisini kadere teslim ediyor. Bir kısmı ise küçük gruplar kurarak kasaba ve köylere baskınlar düzenleme yolunu tutuyorlardı. Millî Mücadelenin başladığı günlerde bu grupların faaliyeti hissedilir derecede artmıştı. Başına beş on kişi toplayan efe, zeybek gibi adlar taşıyan bu adamlar işgale uğrayan il ve ilçelerde sıfıra yaklaşmış olan devlet otoritesine karşı geliyor ve sürekli olarak baskınlar düzenleniyordu. Bunların bir kısmı yabancı işgal kuvvetlerine karşı küçük çapta mücadele veriyor, bir kısmı ise sadece böyle görünmek istiyordu. Böylece memlekette huzur ve asayişten eser kalmıyordu.
Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara’ya gelip yerleşen Atatürk’ün emrinde, hemen hemen hiç bir askerî güç yoktu. Oysa işgalci düşmanlar saldırılarını artırıyorlardı. Bu hazin tecellinin bir belgesi ve anısı olarak şu müşahedemi sunuyorum:
"Zaferden sonra bir gün dostum ve meslektaşım Dr. Fuat Umay’la Atatürk’ün huzurunda bulunuyorum. Fuat Bey, Millî Mücadele’nin başında Bolu bölgesinde asayişi sağlamaya çabalıyordu. O günler konuşulurken Fuat Bey, Paşa’ya,
- Paşam o güç günlerde asilere karşı sizden bir bölük asker istemiştim, göndermemiştiniz, diyecek oldu Atatürk buna acı ve gerçek cevabı vermişti:
- "A çocuğum o dediğin günlerde benim emrimde bir bölük asker yoktu."