Atatürk bu çeşit itirazları ciddiye almıyordu. Çünkü onun nazarında bu yeni meclis olağanüstü yetkilerle kurulmuştu ve millet adına kurtuluş yolunda her kararı alabilirdi. Ve alınacak bütün kararlar meşru olurdu. Mustafa Kemal olağanüstü yetkiden şunu anlıyordu. Bu meclis hem yasama, hem yürütme hatta hem de yargı yetkisine haizdi. Gerçi bağımsız mahkemeler olacaktı fakat meclis icabında yargı yetkisini de kullanacaktı. Nitekim ilk meclisin seçtiği komisyonlar arasında bir memur-u muhakemat encümeni bulunmaktaydı. Bu encümen, meclis adına suçlu görülen memurları muhakeme edebilecek ve cezalandırabilecekti. Ayrıca bu meclis kendi üyeleri arasından olağanüstü yetkilerle İstiklâl Mahkemeleri kurabilecekti ve kurmuştur da.
Bu suretle Meclis bütün yetkileri nefsinde toplamış oluyor. O günkü olağanüstü koşullar altında başka türlü olması da mümkün değildi. Özellikle yürütme yetkisi Meclis’in elindeydi. Fakat hemen görüldü ki 300’ü aşkın üyeden kurulu görülen bir meclisin tümüyle yürütme yetkisini kullanması mümkün değildi. Bu zorunluluk altında Meclis, 25 Nisan 1920’de şu beş numaralı kararı almıştı. "Kuvve-i icraiye teşkiline karar verildi."
Bu kararlar sonucunda 2 Mayıs 1920 tarihinde İcra Vekillerinin suret-i intihabına dair 3 numaralı kanun kabul edilmişti.
Dört maddeden ibaret olan bu kanun metni şöyledir:
"Madde 1- Şeriye ve Evkaf, Sıhhiye ve Muavanet-i İçtimaiye, İktisat (ticaret, sanayi, ziraat, orman ve maadin) Maarif, Adliye ve Mezahip, Maliye ve Rüsumat ve Defter-i Hâkanî, Nafıa, Dahiliye (Emniyet-i Umumiye, posta ve telgraf) Müdafa-i Milliye, Hariciye, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye işlerini görmek üzere Büyük Millet Meclisi’nin onbir zattan mürekkep bir icra vekilleri heyeti vardır.
Madde 2- İcra Vekilleri Büyük Millet Meclisi’nin ekseriyet-i mutlakası ile aralarından intihap olunur.
Madde 3- Her vekil deruhte ettiği umurun ifasında mensup olduğu encümenin rey-i istişaresini alabilir.
Madde 4- İcra Vekilleri arasında çıkacak ihtilâfı, Büyük Millet Meclisi halleder.
Görülüyor ki yeni hükümet tamamiyle bir meclis hükümeti olacaktır. Böylece bütün icraat meclis adına yapılmış olacaktır.
Bakanlar arasında çıkacak ihtilâfta meclisin hakem olması da bir yeniliktir. Böylece yeni meclis bir kabine usulüne göre değil memleketin o günkü ihtiyaçlarına göre kurulmuş bulunuyordu. Bu ilk kabinede yeni iki bakanlık görülmektedir. Türk tarihinde ilk defa olarak sağlık işleri için özel bakanlık kurulmuş oluyordu. Ve yine tarihimizde ilk defa olarak savunma işlerimiz için iki bakanlık meydana getiriliyordu. Bunlardan Müdafaa-i Milliye Bakanlığı, ordunun cihazlandırılması işlerine bakacak fakat harbin idaresi özel bir bakanlığa verilmiş olacaktı.