15 Mart 1920: İstanbul’da 150 Türk aydının tutuklanması.
16 Mart 1920: İngiltere, Fransa ve İtalya Yüksek komiserlerinin ortak bildirileriyle İstanbul’un askerî işgal altına alınacağı tebliğ ediliyor.
Aynı gün Şehzadebaşı Karakolunda 6 erimiz şehit ediliyor, 15 erimiz yaralanıyor. Manastırlı Hamdi Efendi adında bir telgrafçı İstanbul’un işgal edildiğini Mustafa Kemal’e bildiriyor. O gün bu işgale karşı Mustafa Kemal’in yabancı devletlere gönderdiği protesto "Osmanlı milletinin siyasî egemenliğine ve özgürlüğüne indirilen bu son darbe, hayatını ne pahasına olursa olsun savunmaya azmetmiş olan biz Osmanlılardan ziyade XX. medeniyet asrının kutsal saydığı bütün esaslara özgürlük, milliyet, vatan duyguları gibi bugünün insan toplumuna esas olan bütün ilkelere ve bunları oluşturan insanlığın umumî vicdanına yöneliktir."
O gün Mustafa Kemal Paşa, millete şu bildiriyi yayınlıyor "Bugün İstanbul’u zorla işgal etmek suretiyle Osmanlı Devleti’nin 100 yıllık hayat ve egemenliğine son verildi. Yani Türk milleti, medenî kabiliyetinin, yaşama ve bağımsızlık hakkının savunmasına davet edildi."
18 Mart 1920: Millet Meclisi son toplantısını yapıyor.
Yunus Nadi’nin çıkardığı "Yeni Gün" gazetesinin, matbaası İngilizler tarafından basılıyor.
19 Mart 1920: Mustafa Kemal, Ankara’da bir Meclis toplanması yolunda acele seçim yapılması için vilâyetlere ve komutanlara genelge yolluyor.
20 Mart 1920: İsmet Paşa, İstanbul’dan tekrar Ankara’ya dönüyor.
27 Mart 1920: İngilizler, Ali Sait Paşa, Süleyman Nazif, Ebüzziya, Celâl Nuri, Ali Çetinkaya, Ahmet Emin’i Malta’ya sürüyorlar.
6 Nisan 1920: Ankara’da, "Anadolu Ajansı" kuruluyor.
10 Nisan 1920: Ankara Müftüsü Rıfat Efendi, Dürrizade’nin fetvasına aksi fetva veriyor.
21 Nisan 1920: Mustafa Kemal vilayetlere Meclis’in 23 Nisan’da toplanacağını bildiriyor.
23 Nisan 1920: Ankara’da TBMM açılıyor.
Birinci Meclisin yapısı
23 Nisan 1920’de toplanmış olan Birinci Meclis, son Osmanlı Meclisi’nin dağılması üzerine Ankara’ya katılımlarla yeni seçilip gelenlerden kurulmuştu. Bu seçim formalite bakımından demokratik ve nizamî değildi. Fakat halkın güven ve sevgisini kazanmış ve her fedakârlığa hazır vatanseverlerden kurulmuştu. Onları birleştiren tek fikir memleketin istilâdan kurtarılmasıydı. Meclisin terkibine bakarsak okumuş kişiler eşraf sınıfı ve ilmiye mensuplarının çoğunlukta olduğu görülür. Okumuş grupta akademik öğretim görmüş olanlar azınlıktaydı, hatta parmakla gösterilecek kadar azdır. Bunlar Harbiye, Mülkiye ve pek az sayıda Tıbbiyelidir. Fakat kendi kendini yetiştirmişler çoğunluktaydı.
Bunlar için Meclis bir aktif rolünü oynamıştır: Atatürk’ün baş öğretmen olduğu bir okul!