2 Mayıs 1919: İngiliz ve Fransız Başbakanları, İzmir’i işgal ettirmek üzere görüşmelere başlıyorlar.
9 Mayıs 1919: İstanbul Patriği, Rumların Osmanlı Hükümetiyle ilişkilerini kestiklerini ve Türk uyruğundan çıktıklarını açıklıyor.
11 Mayıs 1919: Mustafa Kemal, yeni görev bölgesindeki valilere oralardaki eşkıyaların miktarı hakkında soru soruyor.
11 Mayıs 1919: İtalyanlar Marmaris ve Bodrum’u işgal ediyorlar.
13 Mayıs 1919: İzmir’e çıkacak Yunan kıtaları gemilere bindiriliyor, kıta komutanı o günkü bildirisinde şunu diyor: "Esaret altında yaşayan kardeşlerimizi kurtarmaya gidiyoruz". Aynı gün, Venizelos, İzmir’in işgal edildiğine dair bildirisini bir kilisede okuyor.
14 Mayıs 1919: Foça ve Urla istihkâmları Yunan ve İngiliz kıtaları tarafından işgal ediliyor. Aynı gün İzmir’de "Redd-i İlhak Heyet-i Milliyesi" kuruluyor. İlk beyannamesi şöyle:
"Ey talihsiz Türk! Wilson prensipleri bahanesiyle senin hakkını elinden alıyorlar ve namusunu kirletiyorlar. Güya burada çok Rum varmış ve güya Türkler Yunanlıların gelişini sevinçle karşılamışlar, şimdi sana soruyorum. Burada Rum senden fazla mıdır? Yunan egemenliğini kabul ediyor musun? Artık kendini göster, maşatlıkta toplanalım."O akşam İzmir’de muhteşem bir miting yapılıyor.
16 Mayıs 1919: Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla İstanbul’dan yola çıkıyor.
17 Mayıs 1919: Mustafa Kemal İnebolu’ya varıyor.
18 Mayıs 1919: Sinop’a varıyor.
19 Mayıs 1919: Mustafa Kemal Samsun’a ayak basıyor. Bu tarih millî kurtuluşun başlangıcı, Dünya’nın "mazlum milletlerine" özgürlük güneşinin ufuklarda belirdiği bir çağın başlangıcıdır.
20 Mayıs 1919: Mustafa Kemal, sadrazama şu telgrafı çekiyor: "İzmir’in işgali, yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu tasavvur edilemeyecek şekilde yaralamıştır. Ne millet ne de ordu, varlığına karşı yapılan bu saldırıyı kabul etmeyecektir."
21 Mayıs 1919: Mustafa Kemal Genelkurmay Başkanlığı’na şu telgrafı çekiyor: "Mütarekeden sonra bütün Rumlar, Yunanlılık emeliyle her taraftan şımardığı gibi bu bölgede de Pontus Hükûmeti’ni kurmak gibi bir safsata etrafında toplanmış ve tekmil Rum çeteleri siyasî bir şekle dönüşmüştür."
Mustafa Kemal aynı gün Kâzım Karabekir’e şu telgrafı çekiyor: "Genel durumumuzun almakta olduğu vahim şekilden çok üzgünüm, millete ve memlekete borçlu olduğumuz ve son vicdanî görevi yakından ve ortak çalışmayla yerine getirme düşüncesiyle bu son memuriyeti kabul ettim. Bir an önce zatıâlinize kavuşmak arzusundayım."
22 Mayıs 1919: Mustafa Kemal, Başbakanlığa şunu yazıyor: "Millet tek vücut olup millî hâkimiyet esasını ve Türklük duygusunu amaç edinmiştir."