Karabekir Paşa Ermenileri mağlup ederek Kars kalesi ve şehrini geri aldı
Ve Ermenileri daha evvel herhangi bir suretle haberdar etmekten katiyen sakınılmalıdır. Silahsız Ermeni ahali aleyhine her türlü tecavüzlerden kati surette kaçınılacaktır".
Yukarıdaki emri alan Kazım Karabekir Paşa, hazır halde bekleyen birliklerini derhal mevzilerine yerleştirdi. 28 Eylül 1920 sabahı başlattığı taarruz hareketiyle Ermenileri geri püskürten Karabekir Paşa, 28-29-30 Ekim 1920 tarihlerinde yaptığı karşı taarruz ile Ermenileri mağlup ederek Kars kalesi ve şehrini geri almıştır. Kazım Paşa verdiği emirle hiç bir sivil Ermeni’ye dokundurtmadığı gibi Ermeni ordusundan esir alınan askerlere de son derece iyi davranılmasını sağlamıştır.
Kars’ın kurtuluşu...
Kars’ı yeniden anavatana kavuşturan Karabekir Paşa Ermeni halkı için şu bildiriyi neşretmiştir: "Memleketimizi senelerden beri uzayan harbin musibet ve sefaletlerine sürükleyen ve hükümetimizin göstermek istediği dostluğu sizden habersiz reddeden Taşnaklardır. O Taşnaklar ki, bütün dünyayı kendine hazine ve bütün insanları da servet ve saltanatına bir köle gibi kullanmak isteyen sermayederlere hizmet eden ve milletini rahatta yaşatmayı düşüneceğini, sefahat alemlerindeki zevkli, alayişli hayatı tercih eyleyen hainlerdir.
Bütün Ermeni milleti bunların istipdat ve hıyanetlerinin hakikatini, uğradıkları elim akibetlerde görmelidir. Maksat ve hedefimiz, hayali ve vahi gayeler peşinde bilatefrik Müslüman ve Ermeni fukara halkını kırdıran Taşnakların elinden masum halkı kurtarmak, karşımızda daha medeni ve müdrik İslam ve Hrıstiyan ahalinin refah ve saadetine hadim ve komşusu olan Türkiye ile dost ve münasebat-ı hasene tesisine bahişkar olan bir Ermeni hükümeti bulmaktır... Taşnakların kuvvetli ordumuzun önündeki hezimeti de, hakkın ve adaletin kudret ve muaffakiyetini ispata kafi bir delildir. Türk hükümetinin Ermeni ahaliye dahi nimet ve adalet göstereceğinden tamamen emin olarak evlerinizde, iş ve gücünüzde daima müsterih olunuz".
Gözlemcilerin takdiri
Kazım Karabekir Paşa’nın Kars’a girişinde, şehirde yaşayan Ermenilere ve esir alınan askerlere gösterdiği şefkat, Türk askeri operasyonunu izleyen yabancı gözlemciler tarafından takdirle karşılanmış ve bu olayı olduğu gibi ülkelerine rapor etmişlerdir. Yabancı gözlemciler, daha önce pek çok Müslümanı katleden Ermenilerden, Türklerin intikam alacağını zannetmişlerdi. Türklerle Ermeniler arasında yapılan görüşmeler sonunda, Ermeniler Türkiye’den herhangi bir toprak talebinde bulunmadıklarını açıklayarak 3 Aralık 1920’de Gümrü Muahedesi’ni imzalamışlardır. Bu antlaşmaya göre taraflar şu hususları kabul etmişlerdir: "Osmanlı, Rus ve Avrupa istatistiklerinin ve sosyal-tarihi gerçeklerin gösterdiği gibi, Türkiye hudutları içinde Ermeni çoğunluğu içeren hiç bir yerleşim birimi mevcut değildir. Emperyalist devletlerin tahrik ve teşvikiyle yaratılabilecek hareketleri önlemek için Ermeni devleti ancak iç asayişi sağlayacak kadar asker ve jandarma bulunduracak, bu husus Türk siyasi temsilcisi veya elçisi tarafından tahkik edilecektir. Ermenistan Hükümetince istenildiğinde, iç ve dış tehlikelere karşı Ankara Hükümeti silahlı yardımda bulunacaktır. Ankara Hükümeti insani ilkelere bağlılığı yüzünden savaş tazminatından vazgeçecektir". (Devam Edecek)