Atatürk tekke ve zaviyeleri neden kapattığını nasıl açıkladı
Şapka Kanunu 25 Kasım 1925 günü TBMM tarafından kabul edilmişti...
5 gün sonra “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kanunu” kabul edildi; 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi...
Konya milletvekili Refik Koraltan ve beş arkadaşının önerisiyle meclise sunulup kabul edilen Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun; bütün tarikatlarla birlikte şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştı. Ayrıca çıkan yasayla padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar sağlamaya yönelik tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştı. Yasaya aykırı davrananlara para ve hapis cezası getirilmişti. Çıkan kanundan huzursuzluk duyanlar oldu çünkü bir çoğunun çıkarına dokunmuştu...
***
Nüktedanlığıyla bilinen Mahmut Baler Köşk’teydi. Atatürk ile sohbet ediyorlardı. İçeriye Hamdullah Suphi Tanrıöver girdi. Sohbete dahil oldu.
- Paşam, dedi... Büyük kumandan Fatih nerede defnedilmiştir, gidip ziyaret edemez miyiz? Türbesi niçin kapandı? Yavuz gibi, Kanuni gibi büyük kumandanların, büyük padişahların yerlerini, türbelerini bilmesin mi talebelerimiz? Sordukları zaman aciz kalıyoruz. Hiç olmazsa götürüp gösterebilsek ve onlara lazım gelen izahatı yerinde verebilsek.
Atatürk çok kısa bir süre düşündü ve Tanrıöver’e yanıt verdi:
- Hamdullah Suphi Bey, ne demek istediğinizi anlıyorum, bakınız, dedi. Ben medreseleri kapadım. Medreseleri kapadığım zaman medreselerden aş yemeyen adamlar müteessir olmadılar ve medreselerde çocukları okumayanlar teessür duymadılar.
Kapanır mı medreseler, ne oluyor falan denildi ama unutuldu geçti, gitti. Tekkeleri kapadım. Tekkelerde oturup ikamet edenler ve orada parasız yiyip içenlerin dışındaki insanlara, tekke ile alakası olmayanlara tesir yapmadı.
Ben on beş milyonun taassuplarına hitap edecek şu hareketi yaptım:
Şapka giydirdim. Anlasınlar ki insan kıyafetle din değiştirmez. Ve dinini herhangi bir kıyafete alet etmez. Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kıyafetin farkının ne olduğunu da idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir gardırop mevzu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak onu bir inkılap kabul etmiş bir insan değilim.
Şapka giydikten bir müddet sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki şapka giymekle kimse dinini değiştirmez. Bu budur. Ben size on beş sene müddet veriyorum. On beş sene bu böyle devam edecek Hamdullah Bey. On beş sene sonra gelin... Hangi türbenin türbedarlığını istiyorsanız ben onu size vereceğim. Orada entari giyin oturun türbedar olun.”
Kaynak:
Abdi İpekçi, “Atatürk’ten Anılar”, Milliyet gazetesi, 9 Kasım 1970,