Atatürk koşumuzu yasak durduramaz
27 Aralık 1936''dan bu yana Atatürk''ün Ankara''ya ilk gelişine rastlayan her 27 Aralık günü yapılan geleneksel 10 bin 800 metrelik koşu Covid-19 nedeniyle yasaklandı…
Bugün ne yazık ki koşulamayacak…
"Atatürk" adına, ilke ve devrimlerine alerjisi olan AKP iktidarı;
Okullarda andımız okunmasını yasakladı.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
Resmi bayramların Türk milletinin katılımı ile coşkulu törenlerle kutlanmasını yasakladı.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
Devlet tabelalarında T.C. kısaltmasının kullanılmasını yasakladılar.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
Stadyumlara, spor salonlarına, hava alanlarına "Atatürk" adı konulmasını yasakladılar.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
Dağlara taşlarla yazılan, "Ne mutlu Türküm diyene" sloganlarını yasakladılar.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
27 Aralık 1936''da merhum Galip Darılmaz''ın kazanmasıyla başlayan geleneksel "Atatürk Koşusunu" da yasakladılar.
- MHP ve Devlet Bahçeli suskun ve tepkisiz…
***
Değerli okurlarım,
AKP''nin yasakları, MHP''nin suskunluğu bizleri asla yıldıramaz…
Çünkü bizler;
- 19 Mayıs 1919''da "ilk Adım" ile başlayan
- 23 Nisan 1920''de Türkiye Büyük Millet Meclisi ile taçlanan,
- 30 Ağustos 1922''de büyük zafer ile istiklale kavuşan,
- 29 Ekim 1923 ile "Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti" ilkesi ile Türkiye Cumhuriyet Devleti''nin kurulması ile Osmanlı tebaası olmaktan kurtulan özgür bireyleriz…
Atatürk koşularını yasaklasalar ne olur?
Hiç…
Çünkü bizler Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz, yıkılmaz bekçileriyiz…
Çünkü bizler Atatürk''ün bizlere bahşettiği özgür bireyleriz…
Çünkü bizler tüm yasaklara, engellere rağmen;
- Sadece 27 Aralıklarda değil, her gün Atatürk''e koşuyoruz…
Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusudur, ışığımızdır, öncümüzdür…
***
Değerli okurlarım,
Damat eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak''ın ortaya çıkıp hesap vermesini istemiştim.
İYİ Parti milletvekili ve Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz meclis komisyonuna gelen Merkez Bankası''nın yeni başkanı Naci Ağbal''ı soru yağmuruna tuttu:
1. "Yeni dönem için şeffaflık konusunda güçlü taahhüt verdiniz. Fakat geçmişte yapılan döviz satışlarının hesabı hala karanlıkta. Vatandaşın ülkenin dövizlerinin neden hoyratça satıldığını öğrenmeye hakkı var. Bu konuda bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz?
2. Merkez Bankası''nın geçmişteki döviz satışları konusunda bir denetim/teftiş yaptırma planınız var mı? Bu satış kararlarını kimler vermiş, kime ne kadar, kaçtan döviz satılmış?
3. Eriyen döviz rezervini ne kadar sürede biriktirmeyi planlıyorsunuz, bunun için bir yol haritanız var mı?
4. Son 7 senedir Merkez Bankası''nın araç bağımsızlığı bilimsel temelleri olmayan bir teori (faiz düşerse enflasyon düşer) nedeniyle kısıtlandı. Bu teoriyi üreten kişi hala ülkenin başında ve Merkez Bankası Başkanını bir gece görevden alma yetkisine sahip. Hal bu iken önümüzdeki dönemin neden geçmişten farklı olmasını bekleyelim?
5. Merkez Bankası Başkanı değişti fakat son yıllarda ülkeye ciddi hasar veren para ve döviz politikalarını uygulayan para politikası üyeleri hala görevde. Bu da uygulanan politikalara olan güvenin geri gelmesinin önünde bir engel. Bu konuda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?
6. Yapısal sorunlar konusunda hiçbir adım atılmazken ve borçluluk bu kadar yüksekken, üstelik ekonominin yavaşladığı bir dönemde faiz artırmak finansal istikrarı bozabilir mi? Modellerinize sıkı para politikasının şirket iflas riski üzerindeki etkisini dahil ediyor musunuz?
7. Bunca yılın yıpranmışlığıyla Merkez Bankası''nın sadece faizle enflasyonu kalıcı düşürmesi mümkün mü? Diğer kurumların üzerine düşen görevler var mı? Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için Hükümete somut önerileriniz nedir?"
Yanıt mı?
Ağbal, "Daha sonra cevaplandırırım" diye sus pus olmuş…
"Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal"
Hortumlanan döviz rezervleri için nasıl yanıt versin ki?..