Atatürk Gibi Düşünmek ve Müfredat...
"Aklın ve Bilimin Işığında Atatürk Gibi Düşünmek"... Kitabın adı bu, yazarı İsmail Tezgel. Yayınevi, Altaylı.
Kitap dört büyük ustadan özdeyişler ile Mümin Sekman'dan değerli ve çarpıcı bir alıntı ile başlıyor. Sekman'ın yazdıkları uzun, buraya sığmaz, ya kendi kitabından ya da bu kitaptan okumalısınız. Özdeyişlerinse yalnızca birisini alacağım. Falih Rıfkı Atay diyor ki: "Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu ulusa çektirmemek için, siz de O'nu iyi tanıyınız. Mustafa Kemal bizimdi, Atatürk sizindir."
Aklın ve bilimin ışığında Atatürk gibi düşünmek... E peki bilim neden bu kadar değerli. Bilim, yazarımıza göre, üç bakımdan değerli. Bilim bir toplumun üretim tarzını belirliyor ve itici gücü, bu biir, ikii; entelektüel değeri var bilimin, insana evreni algılama olanağı sağlıyor ve üüç; ahlaki değeri var bilimin; bilimsel zihniyet insanlara dürüst ve yansız olmayı, karşılaşılan sorunları sabırlı, ayrıntılı ve uzak görüşlü biçimde ele almayı öğretiyor ki, bunlar da zaten ahlak ve erdemin en önemli bileşenleri.
Bu kitapta Atatürk'e dair çok özle bir anekdot var, onu aktarmam gerek, Atatürk'ün millet anlayışı, azınlıklara bakışı bu anekdotta açıkça belli oluyor.
İsmet Paşa gelir Atatürk'e, azınlıklar konusunda bir yasa tasarısı hazırladıklarını, meclise sunacaklarını belirtip, görüşünü öğrenmek ister. Atatürk, "Şimdi geç oldu, yarın gel görüşelim" der. İnönü çıkınca Atatürk köşkün görevlilerini toplar şu buyruğu verir:
-Sadece laleler kalsın, bahçedeki tüm çiçekleri sökün, atın!
Sabah İsmet Paşa gelir, durumu görür, sorar görevlilere:
-Bu ne böyle, ne bu bahçenin hali, yazık değil mi?
-Gazi Paşa emrettiler, söktük.
İsmet Paşa, Atatürk'ün huzuruna çıkınca, sormadan edemez:
-Paşam bahçenin hali ne öyle?
-Azınlıkları söküp attım İsmet!
İnönü, 'anladım' dercesine başını sallar, Atatürk ayrıntı verir ona:
-Ben "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözünü boşuna söylemedim, kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı. Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin ve sakın azınlıklar hakkında bir kanun çıkarılmasın!
Evet burada ben de bir ekleme yapayım: "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" diyen de oydu. Türk Milletini, Türk Dili ve Türk Tarihi ekseninde inşa etmek isteyen de... Yukarıdaki anekdot bunu en çarpıcı örneği. Türk Milleti eşittir Türk Irkıdır, diyen sapıklar duysunlar.
Kitapta yabancıların gözüyle Atatürk de var, tarihin tanıklarının kaleminden Atatürk de, hem de en çarpıcı olan bölümleriyle.
Ve son derece önemli bulduğum bir tespit, İsmail Tezgel'i bu bakımdan da kutlamak gerek, diyor ki: "Atatürk'ü anmak kolay, anlamak zordur". Evet yıllarca bu yapıldı zaten, anıldı, anlaşılamadı bu büyük insan. Yazarımız bu vurucu tespitini ayrıntılıyor da...
Evet bu değerli yazarın bir kitabı daha var, bu kitabı da "eğitimci" şapkası ile yazmış. O kitabın adı da "Müfredat/İtaat Et Rahat Et" ve Altaylı Yayınları'ndan. Eğitim millî olmalı, birlik esasına uyulmalı, bilimsel olmalı ve yaygınlaştırılmalı diyor. Laik eğitimin en önemli gereklerinden birinin de karma eğitim olduğunu vurguluyor. Atatürk ve Eğitim ise kitabın aslı esası zaten.
Dindar ve kindar nesil projesinin ve imam-hatip sayısındaki patlamanın içyüzü de anlatılıyor bu kitapta.