İstinaf Mahmekesi’nin, Hasan Akar’ın, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etmek” ve “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından aldığı 2 yıl 6 aylık hapis cezasını bozduğu, bozma kararı ile birlikte sanığın tahliyesine karar vererek dosyayı, kararı veren Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geri yolladığı öğrenildi.
Mahkeme, Hasan Akar’ın konuşmayı 2004 yılında yaptığı yönünde savunması bulunduğunu, yerel mahkemenin bunu araştırmadan, konuşmanın televizyonda yayınlandığı 9 Mayıs 2017 tarihini suç tarihi kabul ederek hüküm kurduğunu, 12 yıllık zamanaşımı tartışmasına girmeden kurulan hükmün bozulmasına karar verdi.
“KONUŞMANIN ALENİYET KAZANMASI İÇİN RIZASININ OLMASI GEREKLİ” KARARI
İstinaf Mahkemesi, sanığın rızası olmadan konuşmanın habercilik adına ulusal bir kanalda yayınlandığını belirterek, sanığın kapalı bir alanda yaptığı konuşmanın aleniyet kazanabilmesi için rızasının olması gerektiğine karar verdi.
İSTİNAF, YEREL MAHKEME KARARINI BOZDU
İstinaf Mahkemesi, Hasan Akar’ın yaptığı bir konuşmada, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etmek” ve “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından aldığı 2 yıl 6 aylık hapis cezasına ilişkin yerel mahkemenin kararını bozdu. Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etmek” ve “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlarından tutuklu yargılanan Hasan Akar’ı, 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Hasan Akar’ın Avukatı, yerel mahkemenin bu kararını İstinaf Mahkemesi’ne taşıdı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi, 5 Ekim 2017 tarihinde yerel mahkemenin bu kararını bozdu. Sanığın yargılama aşamasında davaya konu konuşmayı 2004 yılında Almanya’da yaptığı yönünde savunması bulunduğunu belirten 18. Ceza Dairesi, sanığın suça konu bu konuşmasının 9 Mayıs 2017 tarihinde bir televizyon kanalında yayınlanarak aleniyet kazandığı, ancak sanığın bu yayına rızası olmadığını belirtti.
SANIK BU KONUŞMAYI 2004 ‘TE YAPTI
Suça konu konuşmanın kapalı bir alanda yapıldığını belirten 18. Ceza Dairesi’nin bozma kararında, “Sanığın bu konuşmayı 2004 yılında Almanya’da yaptığı yönündeki savunması dışında videonun kayıt edildiği ve sanığın bilgisi dahilinde yayınlandığına ilişkin bir somut delil bulunmadığı görülmüştür” denildi.
2004’TEKİ FİZİKİ GÖRÜNTÜSÜ İLE BUGÜN Kİ GÖRÜNTÜSÜ KARŞILAŞTIRILMADI
Videonun televizyonda yayınlandığı tarihin suç tarihi olarak kabul edilmesi için sanığın yayınlanmasına yönelik rızasının alınması gerektiği belirtilen bozma kararında, sanığın videoyu çektiğini söylediği 2004 yılı ile bugünkü fiziksel görüntüsünün karşılaştırılmasının yapılmadığı, o günkü teknoloji ile bugünkü teknoloji kalitesi arasındaki farkın da araştırılmadığı belirtildi.
Sanığın iddiasının doğru olması durumunda suçun 12 yıllık zamanaşımına girdiği belirtilen bozma kararında, “Söz konusu Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret suçu yönünden aleniyet ilkesi suçun unsuru olup TCK’nın 206 maddesinde de aleniyet halinin suçun maddi bir unsuru olarak gösterildiği, her iki suç yönünden sanığın ulusal kanalda videonun yayınına izin vermediği halde ulusal kanalda habercilik adına yayınlanmasının aleniyet unsurunun oluşmasına sebep olmayacağı, videonun çekildiği ortamda bulunanların durumu ve sanığın çekilen videonun yayınlanmasına izin vermesi durumunun önem arz edeceği düşünülmeksizin aleniyet unsurunun nasıl gerçekleştiği hususunun irdelenmeyerek eksik inceleme ile karar verildiği” belirtildi.
Dairenin bozma kararında şu gerekçelere yer verildi:
“Sanığın, videonun ulusal kanallarda yayınlanmasına doğrundan veya dolaylı rızası olmadığı yönündeki savunmasının ilgili kanal tarafından doğrulanarak mahkemeye bildirildiği, sanığın eyleminin mahkemenin kabul ettiği şekilde medya aracılığı ile ve basın tarafından umuma açık olarak bu suçun işlenmesinin söz konusu olmadığı halde sanığın cezasının 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkindaki Kanun 1-2 maddesi uyarınca arttırım yapılması yasaya aykırı görülmüş olmakla hükmün bozulmasına.”
18. Ceza Dairesi, bozma kararı ile birlikte sanığın tahliyesine karar vererek dosyayı, kararı veren Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geri yolladı.