Atatürk: Bu hayvanın gerçek ismi nedir?
Acem, Arapların kendileri haricindeki yabancılar için kullandığı bir sözcüktü, genellikle de İranlıları tanımlamak için kullanılırdı. Osmanlılar döneminde İran''dan gelenler içinde söylenirdi. Arapça asıl anlamı "dil bilmeyen"di.
O sözcük İran''da aşağılama olarak algılanmaktaydı. Eski Yunanlar ve Romalıların kullandığı "barbar" sözcüğüne benzetilirdi…
İran Şahı Rıza Pehlevi Türkiye’deydi.
İki lider Ankara’dan kalkıp İzmir’e kadar ziyaretlerde bulundu, askeri manevraları izledi ve geri dönüşe geçti.
25 Haziran 1934
Balıkesir
Atatürk ile Şah Rıza Pehlevi’nin bu seferki durağı Balıkesir’di. Kendileri için merasim kıtası son hazırlıklarını yapıyordu. Her sınıftan bir bölük teftiş edilecekti. Makineli tüfek bölüğünün yüzbaşısı daha önceden askerlerine "Acemi" kelimesini kullanmayacaklarını tembih etmişti. O sözcüğün yerine "yeni asker" diye kendilerini tanıtacaklardı.
Teftiş başladı, Atatürk ve Şah Rıza Pehlevi Makineli Tüfek Bölüğü’nün önünden geçerken, son sıradaki ‘acemi askere’ gelindiğinde yanında yeni satın alınan bir katırı fark ettiler. İki liderin önünde durduğunu fark eden acemi er tekmil verdi:
- Mehmet oğlu İbrahim, memleketim Ayvacık, hayvanın numarası 341, ısırmaz, tepmez, adı,...”
Anında sustu, aklına Yüzbaşının söylediği geldi. Hayvan yeni alındığı ve eğitimsiz olduğu için erler katıra ‘acemi’ adını vermişlerdi.
İki liderin arkasında bulunan Yüzbaşı durumu fark etti, ere elini göğsüne koyarak dikkat etmesini işaret etti. Er yüzbaşısına baktı, biraz durdu ve cevap verdi:
- Adı... Yüzbaşıdır, komutanım..."
Şah farkına varmadı, yürüdü, Atatürk arkasına dönerek yüzbaşının kulağına, “Bu hayvanın gerçek ismi nedir?" diye sordu.
- Acemi’dir, Paşam” yanıtını verdi.
Gülümsedi Er İbrahim’e baktı, süzdü, yanağını okşadı ve komutanına emir verdi:
- Bu çocuğa bir ay izin verin. Yaverden yol harçlığını alırsınız” dedi ve ayrıldı.
Kaynak:
Yaşar Gürsoy, Anne O Bizden Biri
Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk