Sinanpaşa ilçesi ve çevre köylerindeki düşman askerlerinin edindiği bilgileri Sandıklı’daki Fahrettin Altay Paşa’ya ulaştıran Haydar Ağa istihbarat görevlilerinden biri...
Haydar Ağa, toplanan istihbarat bilgilerini limon suyu ile kağıt üzerine yazarak, mektubun düşman askerlerinin eline geçmesi durumunda boş sanılarak dikkati çekmemesini sağlar. Beyaz kağıt üzerine limon suyu ile yazılan bilgiler ateşe tutulduğunda görülür hale geliyor.
Limon suyu ile yazılan mektuplar, ekmekler içinde saklanarak ulaştırılırken, okunduktan sonra ateşe atılarak imha ediliyordu.
Afyon’dan İzmir’e üzüm çuvalları
üzerinde yapılan yolculuk...
Mareşal Fevzi Çakmak’ın 30 Ağustos Zaferi’ne ve İzmir’in kurtuluşuna ait hatıralarından bir kısmını aktarıyoruz. Bu hatıraların büyük bir bölümü Sel Yayınlarının çıkarmış olduğu Atatürk Kitaplığı serisinin, 30 Ağustos Hatıraları cildinde yayımlanmıştır.
Millet Meclisi’nde muhalifler
taarruz halinde yüzde 25 zafer
ihtimali göremiyorlardı.
Rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak, Atatürk’ün derin itimat ve muhabbetini kazanmış büyük bir askerdi. Milli Mücadele boyunca Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliğine (Genelkurmay Başkanlığı) ilaveten Heyeti Vekile Reisliği (Başvekillik) de yaptı. Yani ordunun başında bulunduğu kadar, memleketin idari mesuliyetini alan heyete de başkanlık etti. Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal’in iyi, vefalı ve bilgili bir yardımcısı oldu.
Gazi, Büyük Zafer’in kazanılışında onun rolünü şöyle anlatır:
“...Taarruz öteden beri Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Paşa Hazretlerinin pek derin ilme ve vukufa ve pek derin feyz ve tecrübeye müsteniden(dayanan) ihzar ettiği plan dahilinde vuku bulacaktı. Bu plan dahilinde hazırlık emri verildi...”
Bir ecnebi, Mareşal Çakmak’ı (Büyük Mehmetçik) diye tavsif(nitelendirmişti) etmişti. Bu tavsif Türk askerinin kahramanlığı ile Mareşal’in şanlı şahsiyetini birleştiren güzel bir buluştu. Şimdi Mareşal Fevzi Çakmak’la yapılmış bir röportajı okuyalım:
“Şimdi, 1947 Eylül’ünün yedinci günündeyim. Ödemiş dağlarının 1400 rakımlısına, yeşil bir leylek yuvası gibi sığınmış Gölcük köyündeyiz. Yanımda vaktiyle düşmanın sahicisine ilk silahı atanlardan Alim Efe, karşımda ise bize zor şartlar altında yaşadığımız, imkansız günlerinde erişilmez bir rüya kazandırmış olan sayılı adamlardan birisi: Mareşal Fevzi Çakmak var...