At değiştirilmiyor madem bu soruları cevaplasın bir zahmet

At değiştirilmiyor madem bu soruları cevaplasın bir zahmet

​Emekli Deniz Kurmay Albay, eski SAT komandosu Ali Türkşen birkaç gün önce katıldığı televizyon programında şöyle dedi:

"Bu kadar olay üzerine hiç istifa olmayınca, emekli olduğum halde istifa edesim geldi".

Dinlerken insanı gülümseten ama aynı zamanda düşündüren bir söz.

Her gün "darbe girişimi ile ilgili"yapılan yeni açıklamaları, verilen ifadeleri duydukça daha da çok düşündürüyor, zira yapılan her açıklamada yeni soru işaretleri var.

(…)

Bugün MİT'le ilgili noktalara bakalım. 

Fethullah Gülen ordudaki müritlerine darbe girişimi işaretini aylar önce "haki cüppe giyerek" vermiş.

MİT, FETÖ üyelerinin kriptolu yazışma sistemini kırarak FETÖ üyesi olabilecek; 600'ü üst düzey asker, 40 bin kişiyi tespit etmiş.

Gülen'in 21 Mart 2016'daki haki cüppe mesajını da fark etmiş ancak "darbeyle ilgili bir mesaj olabileceği" düşünülmemiş.

Bu anlaşılamayacak birinci hatadır. Aynen CİA gibi "terör örgütlerinin içinde bile ajanları olduğu" tahmin edilecek olan bir istihbarat örgütü öncelikle ordu içindeki böyle bir hazırlığı önceden haber almalıdır.

Alamadıysa bile, orduda 40 bin FETÖ üyesi tespit edilmişse mesajları doğru okumalıdır.

***

15 Temmuz'da olağandışı hareketliliği görüyor. Genelkurmay hem faksla, hem de Hakan Fidan'ın Hulusi Akar'la yaptığı görüşmede uyarılıyor.

Fidan sonra MİT merkezine dönerek "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bilgilendirmek için" Akar'dan telefon bekliyor ama o sırada Akar'ın rehin alınması nedeniyle haber alamıyor.

Genelkurmay Başkanı Akar bu kadar önemli bir haberi almasına rağmen neden derhal (düğünlerde olan) tüm kuvvet komutanlarını ve üst düzey siyasetçileri bilgilendirmek yerine rehin alınana kadar makamında oturup bekliyor?

Hakan Fidan neden her ihtimale karşı o anda Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a haber vermiyor?

"Dereyi geçerken at değiştirilmedi" ama bu sorular da cevabını bulmalıdır.

Güngör Mengi Vatan

++++++

En muhalifinden Erdoğan'a  "O benim Cumhurbaşkanım" yazma sözü!

------

Arkadaşlar bir anda "Atatürkçü" oldular…

*

Sevindik tabii ki…

"AKP binasında Atatürk posteri görüldü", "İşte gerçeği buldular", "AKP Atatürk'e sarıldı" diye müjdeli haberler verdi medya…

Bizim kuzen arada bir gidip köşeden baktı Atatürk posteri duruyor mu…

Her seferinde aradı:

"Daha duruyor…"

"Olduğu gibi mi?.."

"Evet, şimdi yine gidiyorum bakmaya…"

*

14 senedir Türkiye'yi yöneten, Hükümeti, Başbakanı, Cumhurbaşkanı orada oturan bir partinin Atatürk posteri asmasına sevinmemize bakın…

Ne haldeyiz?…

*

Sebep ne olursa olsun, Atatürk'ün bir posterine dahi yüreğimiz serçe gibi çırpınır…

İyi bir şey…

Şimdi samimiysen, yap şunları:

- Atatürk adı silinmiş onbir stada, otuz hastaneye, yüzden fazla cadde ve meydana ismi yeniden verilecek mi?..

- Kaldırılan, yıkılan, çöpe atılan büstleri, heykelleri yerine konulacak mı?..

- Her Allahın günü Atatürk'e ağır hakaretler, iftiralar, yalanlar sıralayan ve Atatürk devrimlerine tepkisi nedeniyle başında fesle dolanan Kadir Mısıroğlu Cumhurbaşkanının danışmanlığına devam edecek mi?..

- Cumhurbaşkanı "iki ayyaş" sözünü geri alacak mı?..

- Dersim isyanı, camileri ahır yapmak, diktatör ya da faşist gibi, Atatürk dönemi ile ilgili asla doğru olmayan bir sürü iddiasından dolayı özür dileyecek mi?..

- Okullarda tırpanlanan, Atatürk'ün çok önemsediği laik eğitimi yerine geri konulabilecek mi?…

- Anayasanın giriş bölümünde ifade edilen "Atatürk devrimleri" hazırladıkları yeni anayasada yerinde duracak mı?..

*

Yap şunları…

Kendi adıma "O benim cumhurbaşkanım" diye yazmak boynumun borcu olsun…

Söz…

Bekir Coşkun Sözcü

+++++

KESTİRMEDEN GİDİN!..

-----

15 Temmuz akşamı uçakların havalandığı, tankların çıktığı kışlalar kapatılacakmış…

Kabahat kışlaların oldu… Fethullahçı çete ordu içinde yapılanırken senin Yüksek Komuta Heyetin uyusun, suçlu askeri liseler olsun, kapatılsın…

Fethullahçı kurmay subaylar var diye kurmay sınıfı kaldırılsın, Türk Silahlı Kuvvetleri alaylı generaller tarafından idare edilsin…

Yani sahip çıkamadığınız her yeri dümdüz edin…

O zaman kestirmeden gidin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni de kapatın, olsun bitsin!..

Mehmet Türker Sözcü

++++

HUKUKEN DOĞRU YAPILMIYOR AMA ÜZÜLEMİYORUM DA

------

….operasyona uğrayan gazeteciler hakkında terör örgütüne üye oldukları, darbeye katıldıkları ya da yardım ettikleri konusunda somut belgeler varsa ağzımı açmam.

Ancak tıpkı Ergenekon ve Balyoz'da olduğu gibi kimi gazeteciler sırf yazdıkları yazılar, televizyonlarda söyledikleri sözler ya da sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle tutuklanırlarsa bu olmaz.

Bir de merkez medyanın anlı şanlı kalemleri tarafından kollanan liberal isimler var. Hürriyetin eski genel yayın müdürü yazmış örneğin Şahin Alpay'a terörist denemezmiş, ona kefilmiş.

Diğerleri terörist mi, onlara neden kefil olmuyorsun?

Bu tür akılsız yazılar sonunda yazarını da vurur farkında değil o eski genel yayın müdürü.

Bana gelince, bu isimlerle ilgili hukuken doğru yapılmıyor olabilir.

Ama bunlar yıllarca üç kuruş uğruna AKP'nin yalakalığını yapıp, Türkiye'ye olan düşmanlıklarını kusarken, Atatürk'ü, devrimlerini, Cumhuriyeti yerden yere vururken, yüzleşelim adı altında Cumhuriyet tarihine akıl almaz saldırılar yapar ve karşıdevrime su taşırken iyiydi değil mi?

Türkiye'ye bu kadar zarar veren, halkın beynini yıkayıp ülkenin neredeyse yarısını Atatürk'e, devrimlere, Cumhuriyete, medeniyete düşman hale getirenlere üzülemem açıkçası.

Hukuken hiçbir suçları olmayabilir. Ama vicdanen ömür boyu ağır hapse mahkumdur hepsi.

Can Ataklı Korkusuz

++++

ABD'nin "our boys"ları

-----

Şaşırdık mı? ABD Merkez Komutanlığı'ndan bir general, Joseph Votel, "ABD ordusunun TSK içindeki en yakın pek çok müttefiki, başarısız darbe girişimi sonrasında hapse atıldı" diyor. Üzüntüsü ve hayal kırıklığı dorukta! Burada ilk değerlendirmede buna işaret etmiştik.

WSJ, ABD'nin etkili muhafazakâr gazetesi, şunu da yazıyor: ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper'a göre, darbe girişimi sonrası tutuklamalar Türkiye'deki Milli İstihbarat Teşkilatı'nın tüm kesimlerini etkiledi, Türkiye'deki muhataplarının birçoğu tasfiye edildi veya hapse atıldı.

Açıkçası şunu diyorlar: Darbeci adamlarımız tasfiye edildi biz ne halt edeceğiz şimdi?

Bu sözler, Pentagon'un, yani ABD Savunma Bakanlığı'nın, darbecilerle ilişki içinde olduklarının itirafıdır.

***

Darbeci generallerin Amerikan askeri çevreleriyle hangi çerçevede ilişkileri olabilir ki?

Eğer iki ülke ordusu ve askerleri arasında bir ilişki olacaksa, bu ancak genelkurmayları arasında olabilir. Bence, bırakın generalleri, kuvvet komutanlarının bile ABD'deki muhataplarıyla, görevlendirmeler dışında, birebir, bağımsız ilişkileri olamaz.

Demek ki darbeci generaller Amerika'nın "our boys"larıydı. Bu sözcükler 12 Eylül 1980 darbesinin başarılmasının hemen ardından, Amerikalı diplomatların Washington'a çektikleri mesajın ta kendisiydi: "... our boys have done it". (Bizim çocukların işi).

Bu açık seçik itirafların ardından Amerikan Genelkurmay Başkanı'nın apar topar Ankara'ya geliyor olması, yanan kazın yerine herhalde hindi getirme eylemidir.

RTE haklıdır: Ülkede koskoca kanlı bir darbe girişimi oldu, tüm Batı suspus...

Orhan Bursalı Cumhuriyet

++++++

Bilinmeyen tarih

-----

Bu hafta kaybettiğimiz Halil İnalcık hocamızla ilgili "Tarihçilerin Kutbu" kitabını okuyoruz. Ne çok şey öğretiyor bize...

Örneğin "Az daha Viyana'yı düşürüyordu" denilen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa için söyledikleri:

"Napolyon nasıl Fransa 'yı mahvetmişse, Osmanlı'yı da Merzifonlu Mustafa Paşa mahvetmiştir; düşüncesiz, mağrur bir adamdı. Halbuki bizde hâlâ korunur. Merzifonlu'nun Avrupa ordularının silah gücü hakkında bir fikri yoktu... Yüz binlerce insanı oraya götürse yine kazanamazdı, çünküAlmanya o zaman askeri bakımdan çok güçlüydü. Onu kestiremedi. Budin beylerbeyi hudutta olduğu için biliyordu o şartları, Viyana'ya gitmeyin, dedi ama dinletemedi..."

Melih Aşık Milliyet

+++++++++

Panik atak hastası gibi

-------

Yakın geçmişte bu devlet..

Bu yargı..

Darbe yapacaklardı dedi; generalleri topladı..

Camileri bombala- yacaklardı dedi; albayları aldı..

Toprağa silah gömmüşler dedi; yarbaylara, binbaşılara daldı..

Amirallere suikast düzenleyeceklerdi dedi; teğmenlere indi..

Casusluk davası açtı, Deniz Kuvvetleri'nde temizlik yaptı..

Ergenekon davası açtı; Hava Kuvvetleri'ni dizayn etti..

Batı destek verdi..

Türkiye bağırsaklarını temizliyor başlıklı makaleler yayımlandı..

Bir süre sonra; bütün bunların kumpas olduğu, tezgâh olduğu ortaya çıktı..

Darbeci diye içeri atılan subaylar beraat etti.. 16 yıl hapse mahkûm edilenler geçen gün general oldu, amiral oldu..

***

Sahte darbelerle hem kendimizi aldattık..

Hem Batı'yı kandırdık..

Gerçeği çıkınca, gerçek darbe girişimi veya iç savaş ayaklanması yaşanınca derdimizi bir türlü anlatamıyoruz..

Batı 'Yine mi darbe operasyonları, yeter artık' diyor..

'Yine mi gözaltılar, tutuklamalar' diyor..

'Bu filmi görmüştük' diyor..

İnanmıyor..

***

Vallahi de billahi de gerçek desek de inanmıyorlar..

Çünkü sahtesiyle çok meşgul ettik..

Sahtesiyle kandırdık..

***

Şöyle özetleyeyim.. Panik atak hastaları kendilerini hastaymış gibi hisseder..

Kimi kalp krizi geçirdiğine inanır, hastaneye koşar..

Beyni kriz emareleri üretiyordur..

Bir, iki, üç, dört.. Doktorlar panik atak hastası olduğunu anlarlar..

Sakinleştirici verip yollar..

Beş defa, altı defa acile giden panik atak hastası yedinci de gerçekten kalp krizi geçirir ama doktorları inandıramaz..

***

Türkiye'nin durumu budur!.

İki de bir 'Hırsız var' diye bağırıp mahalleyi toplarsan..

Hırsız girdiğinde kimseyi bulamazsın!..

Mehmet Tezkan Milliyet