Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Aslını inkâr eden haramzadedir

Su sözler Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığını yapan Tayyip Erdoğan’a aittir: “Kardeşim sen ‘illa Türk milleti’ olarak diye dayatırsan, öbürü der ki ‘Hayır Kürt milleti.’ Öbürü çıkar ‘Hayır Laz Milleti’ der... Millet hepsini kavrar.”
Bu sözleri, şu anayasal yemini yapan ve sorumluluk mevkiinde bulunan birisi söylüyor: “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant
içerim.”
Ettiği anayasal yemin yürürlükte iken bu sözleri edenlerin, etik değerler, yasa ve anayasa karşısında düşecekleri durumu şimdilik bir kenara bırakıyoruz. Tayyip Erdoğan’ın kendisini hangi milletten saydığı, kendisini nasıl ifade ettiği, hangi değere hangi anlamı yüklediği de kendi bileceği bir iştir! Bunu da öbür yana bırakıyoruz!
Ancak “Türk Milleti”ne aidiyet duyanları ya da kendisini başka bir etnik gruptan sayanları Başbakan’ın, “bölücü” ve “düşman” ilan etmesi skandaldır.
Eline silah alıp önce “Marksist/Leninist”, sonra da “Bağımsız Birleşik Kürdistan” için katliam yapanların etnik ırkçılığıyla “Türk” kavramına aynı anlamın verilmesi, tarihe haksızlık, Türk milletine zulümdür.
Bu noktada özellikle belirtilmesi gereken husus şudur: Türk ya da Türk Milleti kavramı her hangi bir milletin ya da etnisitenin karşıtı değildir. Daha açıkçası Kürt ile Türk karşı karşıya getirilecek kavramlar değildir. Birbirlerinin alternatifi hiç değildir. Türk’ü Kürt’ün ya da Kürt’ü Türk’ün karşıtı olarak görmek ve göstermek gerçekleri çarpıtmaktır. Türk’ü Kürt’ün, Kürt’ü Türk’ün alternatifi gibi görmek ya da göstermek gerçek bölücülüktür. Yan yana konulması gereken kavramları karşı karşıya koymak ise siyasi rant için toplumsal huzuru sabote etmektir.
Başbakan Erdoğan, “Siyasi Kürtçülüğe de, siyasi Türkçülüğe de karşı olduğunu” belirterek, kendisinin etnik kimliğini ifade edenleri “milletin tümünün düşmanı” ilan etmektedir. “Her iki anlayış da bizim düşmanımızdır” diyor.
İşin garip yanı şudur ki, Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini “biz bir milletiz her şeye müsaidiz” diyen Mustafa Sabri gibiler değil “ben bir Türküm dinim, cinsim uludur” diyenler kurmuştur.
Başbakan Erdoğan’a göre “Millet” yerine “Türk milleti” kavramını kullanmak bir dayatmadır. Bu özü doğru, yönü yanlış olan bir değerlendirmedir. Anadolu’dan Türk egemenliğini silmek isteyenlere karşı Türk Milleti, egemenliğini emperyalist güçlere dayatmıştır, bu doğrudur, diğer tarafı yanlıştır.
Mantığı hasarlı olan bu zihniyet her yön ve anlamda bölücüdür. Birincisi millet ile etnisite gerçeğini birbirine karıştırmaktadır. İkincisi kültürel, kavrayıcı ve kapsayıcı tarihi ırkçılık/kavmiyetçiliğe indirgeyerek haksızlık etmektedir. Üçüncüsü, Türk milletinin karşısına etnik unsurları çıkarmakta daha açık tabirle söylenirse parçayı bütüne irca etmek suretiyle düşmanlık tohumları ekmektedir.
Erdoğan’ın mantığı şöyle bir manzara ortaya çıkarır: “Türk Milleti” derseniz birileri de çıkar “Kürt Milleti” der; Türk dili derseniz birileri de çıkar Gürcü dili der; Türk Sanat Müziği derseniz birileri de çıkar Laz Sanat Müziği der; Türk Atasözü derseniz bir başkası da çıkar Çerkez Atasözü der, Türkü derseniz birileri de çıkar Arabi der.
Başbakan Erdoğan’a göre en iyisi “Türk Milleti” demeyelim onun yerine “millet” diyelim o hepsini kavrar, diyor. Biz de hadi “Millet” diyelim, hem de Türk’süz olsun ama bunun Fransız’ı var, Alman’ı, Yunan’ı, İtalyan’ı, Arab’ı, Gürcü’sü var. Millet dediğinizde hangisini kast ettiğinizi kim, nasıl anlayacak? Sonra niye insanlar Tayyip Erdoğan’ın hatırına asıllarını inkâr etmiş olsunlar ki? Hadi diyelim ki Türk atasözü olmasın da millet atasözü olsun, o söz, “Aslını inkâr eden haramzadedir” demiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları