Atatürk’ün sözlerinde ifade ettiği gibi Türk milliyetçiliğinde şovenlik veya ırkçılık yoktur. Amaç Türk milletini insanlık aleminin bir üyesi olarak yüceltmeyi hedef edinmiştir. İnsanlığın ancak barış içinde mutlu olabileceğini düşünen Atatürk elini tüm insanlığa uzatarak dünya milletlerinin iş birliği içinde olmasını istemektedir.
Atatürk, "Eğer devamlı sulh isteniyorsa, insan kitlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek uluslararası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün refahı, açlık ve tazyikin yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir."demiştir.
Çanakkale’de ölen Anzaklar için söyledikleri onun hümanist yapısını ortaya koymaktadır. "Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Antiemperyalist bir önder olan Atatürk’ün, emperyalizm ve sömürgecilik konusundaki öngörülerinden bir bölümü günümüzde gerçekleşmiştir. Bu gidişatı 1922 yılında yaptığı bir konuşmada şöyle dile getirmiştir: "Doğudan şimdi doğacak güneşe bakınız. Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu uluslarının da uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğe kavuşacak çok kardeş ulus vardır."
Mustafa Kemal Atatürk, özlemini duyduğu dünya düzeni bütün insanların mutluluğunu hedef tutan bir temele dayanmaktadır. Bunu şu sözleriyle belirtmektedir: "Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine, uluslararasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve iş birliği çağı egemen olacaktır." Günümüzde daha iyi yaşanabilir bir dünyanın kurulması doğrultusunda, dünya uluslarının ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunlarda ve konularda iş birliği etmesi yolundaki girişimleri, Atatürk’ün özlemini dünya görüşüne bütünüyle uygundur. Ancak günümüzde neo emperyalistlerin, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere dayattıkları model, Atatürkçü düşünce ile taban tabana zıttır.
Atatürk’ü diğer liderlerden ayıran ön büyük farklardan birisi onun yaşamı boyunca yaptığı çalışmalarda kişisel çıkar göz etmemiş olmasıdır. Bir nirvana ve ütopya yaratıp milletine sözde bir vaat edilmiş ülkeye ulaştırabilmek için yalan söylememiştir. Daima memleketin, milletin ve ordunun adına ve yararına çalışmıştır Başkalarının gözlerini kamaştıracak büyük ve eşsiz başarılar, servetler, unvanlar elde etme fırsatları peşinde koşmak yerine önemli gelişmeler yaratmaya sürekli çaba göstermiştir. Hiçbir zaman şahsının sivrilmesi ve yükselmesini göz önüne almamıştır. Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamların mutsuz olduğunu, o kişinin insan olarak yok olacağını, bir kişinin yaşamı boyunca mutlu ve memnun olması için kendinden sonra gelecek nesiller için çalışması gerektiğini söyleyen Atatürk, bu sözüyle insan olmanın temel prensibini belirtmiştir.