ASKER VE DEVLET ADAMI ATATÜRK -14-

ASKER VE DEVLET ADAMI ATATÜRK -14-

Harbi, insan yapar. Bunun için insanın toprak üstünde bulunması gerekir

Mustafa Kemal Atatürk’ün
katıldığı muharebeler ve 
muharebelerden edindiği 
askerî tecrübeler
Mustafa Kemal Atatürk’ün askerî kişiliğinin oluşması üzerinde etkili olan etkenden sonuncusu katıldığı muharebeler ve muharebelerde elde ettiği deney birikimidir. Mustafa Kemal Atatürk askerî harekâtın bütün türlerini muharebe alanlarında uygulamıştır. Trablusgarp’ta kıyı savunması, çölde muharebe İkinci Balkan Savaşı’nda çıkarma ve taarruz Çanakkale’de kıyı savunması, siper harbi; Bitlis ve Muş bölgesinde dağlarda, geçitlerde, derin karda, şiddetli soğuklarda muharebe; Kurtuluş Savaşı’nda, başlangıçta oyalama muharebesi; Birinci İnönü Muharebesi’nden Sakarya Meydan Muharebesi’nin sonuna kadar stratejik savunma; 26 Ağustos 1922’den itibaren de stratejik taarruz takip ve başarıdan faydalanma harekâtı uygulanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, bütün muharebe türlerinde komutanlık yapmış, rütbelerinin tamamına yakınını muharebe meydanlarında almış, komuta ettiği birlikleri muharebe meydanlarında teslim almış ve muharebe meydanlarında teslim etmiş, böylece örneğinin bulunması çok güç olan büyük bir deney birikimine ulaşmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün stratejik uygulamalarında klasik askerî harekâtın her tür örneği vardır. Mustafa Kemal Atatürk katıldığı her muharebede askerî strateji ve taktiğin her seviyede en güzel örneklerini vermiş, askerî öğretiyi ve kuramları muharebe alanlarında muntazam çizgilerle işlemiştir. Atatürk’ün strateji uygulamalarında ön planda tuttuğu prensip, amaç-araç arasında dengeli bir uyum sağlamadır. Kendisi bu prensibi şu sözlerle dile getirir: "Alınan görev ve harcanacak askerî çaba arasında ciddi bir bağlantı vardır. Bu nedenle, görev verenlerin, görev alanların kullanacağı araçları ve askerî çabayı tayinde tereddüde düşmelerine yol açmamaları gerekir.”
Birinci Dünya Harbi’nde siperler önünde kilitlenerek mevzi muharebelerine dönüşen askerî harekât Kurtuluş Savaşı’nda taarruzi karakter kazanmıştır ve kesin sonuç alınması böylece mümkün olabilmiştir. Atatürk, Maginot gibi savunma hatlarının faydalı olacağına inanmamıştır. Tahkimli mevzilerin en fazla rağbette olduğu dönemde böyle bir görüşe sahip olan Atatürk’ü fikirlerinde ne kadar isabetli olduğunu olaylar doğrulamıştır. Atatürk bu fikrini söyle dile getirmektedir. "Geçen gün bana zırhlı müdafaa hatlarından bahsediyorlardı. Faraza Maginot’dan benim görüşüm belki biraz aykırı düşecek ama ısrar ederim ki bu hatların faydasına inanmıyorum. Zira harbi insan yapar. Bunun için insanın toprak üstünde bulunması gerekir. Köstebek gibi toprak altında beton borularda veya zırhlı kalelerde oturacak bir kuvvet, evvelden harp dışı edilmiş bir kuvvet sayılmalıdır.   Manevra kabiliyetini kendi kendisine yok eden bir ordu harpte mağlubiyetten başka ne kazanabilir bilmem."