ASKER VE DEVLET ADAMI ATATÜRK -10-

ASKER VE DEVLET ADAMI ATATÜRK -10-

Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır

Cephe yarıldığında da soğukkanlığını kaybetmeyerek "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." diyerek yaratıcı zekâsıyla taarruz gücü üstün düşmanı durdurabilmiştir. Nutuk’ta bunu şöyle ifade etmektedir: "Savunma hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılmasıyla, ordunun büyüklüğü ölçüsünde çok gerilere çekilmek gerektiği teorisini çürütmek için memleket savunmasını başka türlü ifade etmeyi ve bu ifademde direnerek şiddet göstermeyi yararlı ve etkili buldum."
Atatürk, büyük strateji ve taktik ustasıdır. Stratejinin zaman, mekân, imkân taktiğinde; sürat, şiddet, cüret faktörlerini çok iyi bilir ve büyük bir ustalıkla uygulardı. Sakarya Muharebesi’nden sonra "Harp ve muharebe demek yalnız iki ordunun değil, iki milletin bütün mevcudiyeti ile karşı karşıya gelmesi ve birbirleriyle vuruşması demektir." diyen Atatürk 1935’te Ludendorf’un ortaya attığı ileri sürülen topyekûn harp teorisinin ilk uygulayıcısıdır.
Kurtuluş Savaşı kadın, erkek, çoluk çocuk, yaşlı ve genç bütün insan gücü ile topluca yönetilen, bütün ekonomik kaynakların bir elden kullanıldığı bir savaştır. Topyekûn savaş kadın ve erkeği bir düzeyde görür ve kullanır.
Kurtuluş Savaşı’nda Türk kadını cephe gerisindeki bütün cephane yaralı ve hasta, ikmal maddelerinin taşınmasında görev yaptığı gibi elinde silah çeşitli cephelerde çarpışmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda kendisi ile fikir arkadaşlığı yapan, karargâhında vazife alan Halide Edip Adıvar’a askerliğin ilk basamaktaki rütbesini onbaşılığı tevcih eder. Bu olayın da Silahlı Kuvvetlerimiz için tarihî bir önemi vardır. Türk kadınının askerliği ve ordu bünyesinde hizmeti bir Atatürk direktifi ve ilkesidir.
Atatürk, ordunun insan, taşıt, araç ve gereç bakımından kuvvetini artırmak, yiyecek ve giyeceğini sağlamak maksadıyla 7-8 Ağustos 1921 tarihinde "Tekâlifi Milliye" emri adı altında emirler çıkarttırmıştır. Bu emirle Türk milletini vatan savunmasında can vermenin yanı sıra maddi olarak da üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çağırmıştır. Bu emir bir savaşın kazanılması için ufak şeylerin bile göz önünde tutulması gerektiğini gösteren bir belgedir. Örneğin her ailenin birer kat çamaşır, birer çorap ve ayakkabı vermesi, taşıt aracı sahiplerinin ayda bir defa olmak üzere yüz kilometrelik parasız askerî nakliyat yapması gibi emirler vatanın kurtuluşu için halk tarafından yapılması istenen fedakârlıklardır.
Türk milletinin maddi olanaksızlıklarına rağmen yaptığı bu fedakârlıklarını takdir eden ve Atatürk’ün dehasına hayran kalan Amerika Birleşik Devletleri Genelkurmay Başkanı Amiral Growe 26 Aralık 1988’de yapılan bir röportajda Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzyılımızın en büyük askeri olduğunu söylemiş ve değerlendirmesini şu gerekçelere dayandırmıştır:
"Savaşın tozu dumanı ardında belirgin olmayan çok şey vardır. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün güçlü bir hayranıyım. Muazzam kaynaklar ve üretim yeteneği ile desteklenen generallerin harbi kazanması olağandır. Ancak, çok az kaynağa sahip olmasına karşılık Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’nin kontrolünü padişahlardan söküp almış ve Yunanları memleketinden atmıştır. Yüzyılın en büyük askeri olarak benim adayım Mustafa Kemal Atatürk’tür"...