Tarihimizin en önemli isimlerinden biri olan Aşık Veysel 25 Ekim 1894 yılında doğdu. 1973 yılında hayata gözlerini yuman Aşık Veysel'in ölümünün ardından 47 yıl geçmesine rağmen hala anılıyor ve unutulmaz şiirleri hafızlarımızda hala taze. Peki Aşık Veysel nasıl bir hayat yaşadı, nereli, unutulmaz şiirleri nelerdir? İşte detaylar...
AŞIK VEYSEL KİMDİR? HAKKINDA DETAYLAR
Veysel Şatıroğlu veya lakabı ile Âşık Veysel, Türk halk ozanı. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur. Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Annesi Gülizar, babası “Karaca” lakaplı Ahmet adında bir çiftçiydi. Veysel’in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi.
AŞIK VEYSEL NASIL KÖR OLDU?
Veysel de yedi yaşında aynı hastalıktan dolayı iki gözünü de kaybetti. Kendi anlatımına göre:
Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım… Çiçek zorlu geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan. »
Babasının, Âşık Veysel’e oyalanması için aldığı bağlamayla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı. 1930 yılında Sivas Maarif Müdürü olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer ile Kutsi Bey tarafından düzenlenen bir şairler gecesinde tanıştı. Kutsi Bey tarafından verilen destek ile birçok ili dolaşmaya başladı.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970’li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel’in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla’da her yıl adına şenlikler yapılır.
Eserlerinde Türkçesi yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı.1973 yılında akciğer kanseri sonucunda vefat etti. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.
AŞIK VEYSEL NASIL ÜNLÜ OLDU?
Kendi anlatmasıyla Aşık Veysel için her şey şöyle başlar: Şiir söylemeye 35 yaşından sonra başladım. Evvel hatırımdan geçerdi, fakat utanırdım. 35 yaşından sonra, rahmetli Ahmet Kudsi Tecer, Sivas’ta maarif müdürü iken orada bir halk şairleri bayramı düzenlemişti. Sivas’ın civarında böyle saz çalanları toplamış, bizi de götürmüştü. Orada çaldık, söyledik. Ondan sonra işte dilimizin bağı çözüldü. O günden sonra Ahmet Kudsi Tecer’in ön ayak olmasıyla ilk şiirleri Ülkü dergisinde yayınlanır. 1942-44 yılları arasında köy enstitülerinde halk türküsü öğretmeni olarak çalışır. 1946 yılında köyüne döner. Sık sık İstanbul’a ve Ankara’ya gider. Zamanla Sivrialan köyündeki evi sanatçıların, gazetecilerin uğrak yeri olur.
KARANLIK DÜNYA- AŞIK VEYSEL
1952’de Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosunu yazdığı Metin Erksan’ın yönettiği Karanlık Dünya – Aşık Veysel’in Hayatı adlı otobiyografik filmde oynar. Dünya'yı seyredemez ama üzerine bir şiir yazar:
Felek çeviriyor film / işte büyük bir sinema…
Devletin resmi şairi olur…
1965 yılında anadilimize ve ulusal birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü TBMM tarafından devletin resmi şairi ilan edilir ve maaş bağlanır.
1960’lardan 1970’lere kadar bir sürü plağı çıkar ve Deyişler ve Sazımdan Sesler adında iki kitabı yayınlanır.
AŞIK VEYSEL NEDEN ÖLDÜ?
Aşık Veysel 1970’lerin başında akciğer kanserine yakalanır.
Selam saygı hepinize / Gelmez yola gidiyorum / Ne karaya ne denize / Gelmez yola gidiyorum / Ne şehire ne bir köye / Ne yıldıza ne de aya / Uçsuz bucaksız bir deryaya / Gelmez yola gidiyorum / Gemi bekler limanda / Tayfaları hazır onda / Gözüm kalmadı cihanda / Gelmez yola gidiyorum / Eşim dostum yavrularım / İşte benim sonbaharım / Veysel karanlık yollarım / Gelme yola gidiyorum…
Bu dizeleri yazdıktan üç gün sonra 21 Mart 1973’te sabaha karşı 3.30’da ölür.
- Taş olsam yandım idi. Toprak oldum da dayandım.
- Şu geniş dünyaya sığmayan gönül, şimdi bir odaya kapandı kaldı.
- Cahil insan gül ise de koklama.
- Dost dost diye nice nicesine sarıldım...
- Dünyaya gelmemde maksat ne idi: Bir sadık dost.
- Ne varise sende bende Aynı varlık her bedende Yarın mezara girende Sen toksun da ben açmıyım.
- Güzelliğin ön para etmez bu bendeki aşk olmasa.
- İnan sana değil kastım, cahille sohbeti kestim.
AŞIK VEYSEL ŞİİRLERİ
Sen Bir Çiçek Olsan Ben Bir Yaz Olsam
Her sabah her sabah suya giderken
Yar yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam
Uğrunu uğrunu giderken yola
Nice dilsizleri getirir dile
Gövel ördek gibi inerken göle
Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam
Veysel ördek olsun sen de göl yarim
Yeter artık kerem eyle gel yarim
Lale sümbül mor menekşe gül yarim
Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam
Ağlayalım Atatürk’e
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı’nın aslanı hani
İnsi cinsi cem’i mahluk
Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebsan* ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk’e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Vardı bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı