Artık Erdoğan’a nasıl inanacağız?
Başbakan Erdoğan Çin dönüşü MİT Müsteşarı Hakan Fidan için, “O benim sır küpüm. Öcalan ve PKK’nın Avrupa temsilcileriyle benim iznim ve onayımla görüştü” dedi ya insan bu itiraf karşısında küçük dilini yutuyor desek abartmış olmayız.
Fidan, Erdoğan adına Öcalan’la görüşürken MHP meseleden haberdar olmuş ve “Gizli kapaklı iş yapma, kamuoyunu bilgilendir” diye özetleyebileceğimiz bir çağrıda bulunmuştu Erdoğan’a. Peki, Erdoğan’ın MHP’ye cevabı ne olmuştu? Ne olacak, ağza alınmaz hakaretler olmuştu. “Yok böyle bir şey” demiş ve eklemişti: “Müddei ispat ile mükelleftir! İspat edemezseniz alçaksınız, şerefsizsiniz, müfterisiniz...”
Söyler misiniz Allah aşkına, bizzat görevlendirdiği Fidan’ın Öcalan’la görüştüğünü bile bile bir Başbakan kendi gerçeğini Türk ve dünya kamuoyu önünde böyle bağıra çağıra nasıl inkâr edebilir? O sırada bu görüşmeleri çok iyi bilen gardiyanından, jandarmasına, Öcalan’ından Hakan Fidan’ına, yerli ve yabancı istihbarat mensuplarından o istihbaratçıların bilgi verdiği devlet adamlarına kadar cümle âlem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için içlerinden neler geçirmişlerdir?
Hadi böyle oldu...
İyi de kardeşim madem o gün inkâr ettin.. Niye, “Bu tür görüşmeler yapıyormuşsunuz, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmayın” diyen muhalefete en ağır hakaretleri layık gördünüz? Ebediyen susun bari. Bu saatten sonra kamuoyu önünde söylediğiniz her sözün bir müddet sonra tam tersini söylemeyeceğinizden biz nasıl emin olalım? Biz derken içeride ve dışarıda sizi dinleyen herkesi kastediyoruz. Bir zaman, “Biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanıyız” diye canlı yayında övündünüz. Bu projenin, aralarında Türkiye’nin de parçalanması projesi olduğu, proje sahipleri tarafından kaleme alındığından kamuoyu haberdar olunca, “Biz öyle bir şey demedik” dediniz. Oysa o görüntüleri biz dâhil belki de Türkiye’nin yarısı televizyonlardan izlemişti. Üstelik itiraf edilen kitle de AKP kitlesiydi. Yani her şeyin kayıt kuyut altında olduğu biline biline, “Biz böyle bir şey söylemedik” deniyordu..
Ne kadar acı değil mi?
SARSINTI
Gafletten titredi dünya,
Taşlar yerinden oynadı.
Uyku gündüze alındı,
Düşler yerinden oynadı.
***
Erozyona uğrar özüm,
Batıda deniyor çözüm!
Irak’ı gördü gözüm;
Yaşlar yerinden oynadı.
***
Kimi, bu boş heves dedi,
Kimi, su ve nefes dedi!
Avcı, altın kafes dedi,
Kuşlar yerinden oynadı!
***
Dert kocaman yol uzunca,
Çekeceğiz yazılınca!
Doğal denge bozulunca,
Kışlar yerinden oynadı!
***
Sektör oldu rüşvet hile,
Zehir yedik bile bile..
Ağda ile, kalem ile,
Kaşlar yerinden oynadı!
Hasan Demir