Anayasa 101.madde çok açık ''''Bir kimse en fazla 2 defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. YSK mazbatalarına göre Erdoğan T.C''nin 12. ve 13. Cumhurbaşkanıdır.
Anayasa 116.maddeye göre zamanında yapılacak bir seçimde Erdoğan asla aday olamaz. Ya bu hüküm değişecek ya da seçim erken olacak. Toplamda 334''lük Cumhur''un anayasayı değiştirmesi imkânsız.
TBMM''de erken seçim kararı için bile 360 rey gerekli. Her açıdan muhalefete muhtaç AKP''yi, YSK''da kurtaramaz.
Farkına vardılar sanki o yüzden zihinleri dağınık ve bulanık iktidar yetkilisi ve sözcüleri adeta saçmalama yarışına girdiler.
K.Maraş vekili AKP gurup başkanvekili Mahir Ünal''a göre seçimden sonra dolar hemencecik 5 liraya düşecekmiş! Azıcık aklı sahibi olan şöyle düşünür, madem öyle derhal gidelim seçime. Yirmi yıldır ve halen iktidar doları düşüremediğine göre seçimde iktidar değişecek demektir.
Beklemeye ne gerek, o vakit haydin seçime zira dolar çok can yakıyor.
İflas ve intiharlar artıyor ama medyaya bile yansımıyor. İzmir Gaziemir''de polis memuru baba 8 ve 12 yaşlarındaki 2 çocuğunu tabanca ile öldürüp intihar etmiş.
Mazota gelen zamlar çiftçiyi çileden çıkarıyor. Ülkenin her yerinde köylüler zamları protesto ediyor da haber bile olamıyor. Tarımı en çok biz destekliyoruz, üretimi artırdık Avrupa''da birinciyiz palavraları sıkıyorlar da çiftçi kan ağlıyor.
Basına yansıyan resimlerde Pensilvanaya''ya aleni giden Tarım Bakan yardımcısı E.Gizligider''in; ''''Şekerimiz çok ihtiyacımız yok'''' dediğinin akşamına 400 bin ton şeker ithalatı kararı alıyorlar.
Ülkedeki çiftçiyi mazot zammıyla tarlasına küstürüp ekemez hale getiriyor 12 km ötedeki Venezuela''ya buğday ekeceğiz diyorlar.
Sanayi Bakan Yardımcısı Büyükdede; ''''Türkiye fakir bir ülke, ''Tarım, tarım'' diye bağırıyoruz bize getirdiği para 50 milyar dolar'''' diyor. Ee hani çağ atladık, rekorlar kırdık, dünya bizi kıskanıyordu?
Ünvanlı, unvansız partili partisiz veya başka çevrelerden kriminal tiplerle makamında hususi resimleri çıkan Soylu, sığınmacılar için ''gönüllü geri dönüşler kapsamında'' 13 bölgede 240 bin konut daha inşa edileceğini açıklıyor.
Konut ya da işyeri kiralarını ödeyemeyen ahaliyle adeta dalga geçiyorlar. Faturaları vatandaşın belini büken elektriği de bedava olacak Suriyeli sığınmacıları el üstünde tutuyor.
Medya hakimiyetine güvenip yalan rakamlar, olmayan işleri anlatmaları da beyhude gayret. Çünkü sosyal medya var ve gerçek bilgiler çok hızlı yayılıyor. Gündemi de muhalefet belirliyor. Şimdi de bu kanalı kapatmaya çalışıyorlar. Sansürcülüğüyle tarihe geçen Abdülhamid''e özeniyorlar.
Zaten var olan suç sayılan eylemleri önlemek içinmiş gibi yapıp muhalefetin sesini kısmak ve toplumu baskılamak için ''''yalan'''' haber yaymak gibi son derece indî ve muğlak bir tanımla suç ihdas ediyorlar. Ceza hukukunun en temel ilkesi açıklık kesinliktir.
Bakın görün bu da ellerinde patlayacak. Zira bu yasa çıkarsa halkımızın % doksanının yalan dediği TÜİK''in enflasyon hesabını veren tüm yandaş basın hakkında milyonlarca suç duyurusu olacak.
Muhalefet için cezalandırma planları da suya düşecek. Zira muhalifler için yapılacak soruşturma sonunda açılacak bir dava (en erken bir yıl) sonuçlanana kadar bu iktidar değişmiş olacak. Ülkenin adaletçi yargıçlarının olacağı bağımsız mahkemeleri bu kez gerçekleri yayınlayan muhalifler yerine 7/24 yalan haber yapanları yargılayacak.
İş iyice şirazeden çıktı, oyunu aldıkları ahalinin aklıyla alay eden beyanları artık bir taktik değil çok ciddi bir zihni dağınıklığın sonucu. Düşünsenize AKP''nin tabiri caizse kurucu babalarından Bülent Arınç haklı olarak ''''Kral Çıplak'''' diyor. Yandaşlar troller anlamak yerine o kim diye sulandırma derdine düşüyor.
Herkes bilir ki Saray''da oturan Kral''dır.
İlginçtir AKP cenahından ciddiye alınabilecek birinden sayın Arınç''a cevap veya karşı beyan gelmiyor. B. Arınç''a seviyesizce saydıran M. Metiner''in sözde iktidarı ve kralı savunması ise davulcu yellenmesinden öteye geçmiyor.
Artık herkes gibi bir kısım vicdan ve akıl sahibi AKP''liler de ''''kötü yönetimin'''' halkı ezdiğini ve yakınlaşan sandığa gömüleceğini görüyor ve o yüzden sessizleşiyor.
Diğer kısım ise yeni duruma vaziyet alma hesabıyla sesini çıkarmıyor. Saray iktidarı etrafında yaşananlar sıradan bir iç çatışma ya da politik rekabetin sınırını aştı.
Tek adamın her şeye hâkim görüntüsünün arkasında saklı otorite boşluğunun, kaygı ve hesaplaşmanın dışa yansımasıdır bunlar. Yoksa o cenahta bu kadar sessizlik ve başıbozukluk olamaz.
Önceki yazımda detaylıca arz ettim. Ankara''da bürokrasi iktidarın gidişini çoktan satın almaya başladı. Olan bitene bir de bu gözle bakalım, daha kolay anlaşılır. Gitmekte olan gidiyor, gelmekte olan da geliyor.