TC Riyad Büyükelçiliği binası, 1984'den 1990 yılına kadar süren bir çalışma ile Suudi Kral Khalid tarafından hazırlatılan Riyad Diplomatik Beldesi’ne diğer 100 akredite ülkenin elçilik tesisleri ile beraber inşa edildi.
Riyad'daki Türkiye'nin büyükelçilik tesisleri, dışarıdan bakıldığında Anıtkabir'i andırmasıyla dikkat çekiyor. Tesislerin mimarı olan dünyaca ünlü mimar Prof.Dr. Ahmet Vefik Alp, Riyad Büyükelçiliğimizin ilginç hikayesini anlattı.
TC Riyad Büyükelçilik binası
Alp, Suudi yetkililerin resmi ziyaretlerinde Anıtkabir'e gitmemelerine karşılık Riyad Büyükelçilik binasını Anıtkabir şeklinde projelendirdiğini ifade ediyor. Ancak projeyi Suudilere kabul ettirmek hiç de kolay olmamış.
İşte Alp'in ağzından Riyad Büyükelçiliğimizin ilginç hikayesi
Suudi Kral Khalid, Cidde'ye konuşlanmış yabancı misyonları Başkent Riyad’a getirmek üzere kentin batısında 12 km2'lik bir alanda Riyad Diplomatik Şehri (Riyadh Dipolomatic Quarter) kurulmasını emretmişti.
Operasyonun mimari ve şehircilik direktörü olarak Hitler'in mimarı Albert Speer’in yine mimar olan oğlu getirildi. Taşlı bir çöl olan bu alan ‘Petrodolar’ın gücüyle iki yılda kuşların öttüğü yemyeşil bir cennete dönüştü. Çarşı, okul, hastane, cami, kulüp, spor ve rekreasyon gibi ortak tesisleri yabancı mimarlarla birlikte Suudiler projelendirdi.
Ülkelerden ise kendilerine tahsis edilen parsellerde kançılarya, büyükelçi konutu ve diplomat lojmanlarından oluşan tesislerinin projelerini kendi mimarlarına hazırlatmaları istendi. Bu onur bendenize nasip oldu.
Kuzey komşumuz ABD Büyükelçiliği’ni Houston, Texas'tan dev bir mimarlık şirketi tarafından projelendiriliyordu. Biraz ötede Japonya’yı İTU'de öğrenci iken ders kitaplarında okuduğum modern mimarinin babalarından Japon Kenzo Tange çiziyordu.
Özetle, bu projeyi hazırlamak benim için büyük bir onur olduğu kadar çetin bir sınav oldu. O dönemde Kral Fahd Üniversitesi'nde hoca olduğumdan projeleri hazırlayabilmem için kraliyetten özel izin alındı.
Projelendirmeye başlarken mimar Speer'in ekibi önümüze bir imar yönetmeliği koydu. Mahremiyet konusu abartılmıştı. Binalara pencere açmak neredeyse olanaksızdı. Dışa bakan pencerelerin 1.80 cm'den alçak olmasına izin verilmiyordu. Pencereleri dış cephe düzleminde oluşturduğumuz kolonadların arkasına çekerek bu yasağı kırdık.
SUUDİLER PROJEYİ ÖNCE REDDETTİ
Ancak başka bir şart vardı ki, bu bizim elimizi kolumuzu bağlıyordu. Binaların cephe mimarisinin Suudi-Arap stiline uygun olarak projelendirilmesini istiyorlardı. Israrlı idiler. Beni Riyad’ın hemen dışında ‘Dirrayyah’ denilen ve Suudiler’in ataları Nejd'lerin geçmişte yaşadığı kısmen yıkık yerleşime götürdüler ve ‘İşte böyle olacak’ dediler.
Milliyetçi duyguları güçlü olan bir mimar için bu bir ölüm fermanıydı. O zamanki Riyad Büyükelçimiz sayın Umut Arık da benimle aynı görüşteydi. Hazırladığım projeler Nejd-Arap mimarisinden bazı atıfları içermekle beraber geniş saçaklarıyla Boğaziçi yalılarımızı, ve özellikle yüksek cephe kolonlarıyla Anıtkabir’i anımsatıyordu.
Suudi onama makamı ve Alman danışmanı mimar Speer projelerimizi derhal reddederek iade etti. Büyükelçimiz Umut Arık bir yolunu bulup projeleri Fas Casablanca'da İslam Zirvesi’ne gidecek olan zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e ulaştırdı. O sırada Başbakanımız Özal’dı.
İkili görüşme sırasında sayın Evren projeleri açıp Kral Fahd’a gösterdi. Kral başını sallayarak projeleri beğendiğini ihsas edince onama en yüksek mercii de gerçekleşmiş oldu. Büyükelçi Arık bana böyle anlattı.
Ve konsolosluğumuzu da içeren Kançılarya, Büyükelçi Konutu, Hizmet Personeli Lojmanı ve diplomatlar için ana parselin hemen arkasında 4'er katlı 4 adet konut yapısından oluşan TC Riyad Büyükleçilik tesislerimiz 1990 yılında tamamlandı.
Suudiler resmi ziyaretlerde Anıtkabir’e gitmiyorlar.
Biz de Anıtkabir’in yavrusunu başkentleri Riyad’a getirdik...