Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Arap kültürü...

Sevgili okuyucum; Uzun yıllar önce ifade ettiğim önemli bir konuyu, günümüzde de yaşıyorum.

Bakınız o yıllarda neler demişim?

Bana sürekli kargo getiren görevliye iki soru sordum. Birincisi: "Külliye nedir?" soruma; "Kül dökülen yerdir" dedi.

İkinci sorum olan "Yerleşke nedir" sözüne ise "Yerleşme yeri" dedi...

Servis şoförü komşuma da aynı soruları sorduğumda "Külliye" sözcüğünü "Bilemeyeceğim ağabey" dedi; "Yerleşke" sözüne de "Yerleşilen yerdir" dedi.

Bu durumda, 'yerleşke' sözcüğünü, bilgi birikimi sınırlı yurttaşlarımız az-çok tanımlarken; 'külliye' sözcüğünü ise hiç bilmiyorlar!

Külliye, bütün, tüm, toplu anlamındaki Arapça 'kül' sözcüğünden türer.

Külliye; özellikle İslam kültüründe cami çevresinde oluşturulan; aşevi, kütüphane, medrese, şifahane gibi -cami ile beraber- toplu binalara verilen bir addır.

Şehirden çok uzakta olan bir yerleşkeye "külliye" demek doğru mudur? Elbette değildir. Kaldı ki geleneğimize göre bir üniversite yerleşkesine 'külliye' dememiz için, merkezinde bir caminin olması ve diğer yapıların çevresinde bulunması gerekir.

Nitekim ülkemizin seçkin eğitimcilerinden Sayın Dr. Sakin Öner bu konuda yayımladığı yazısında adeta feryat ederek şöyle diyor: (...) Türkiye'nin gündemi her gün değişiyor. Birçok iç ve dış meselemiz varken, 'Gündemcibaşı gündeme bir konu daha attı: 'Kampüs'e niye 'Külliye' demiyoruz? (...) Türkçe karşılığı 'Yerleşke' kelimesi varken, arkaik bir kelime olan Arapça kökenli 'Külliye' kelimesini gündeme taşımanın ne amacı var?

Yine kulağı tersten gösteriyorlar: Kampüs'ü 'Külliye' yapalım diyeceğinize, "Her üniversite kampüsüne bir cami yapalım" deyin, olay bitsin!

Sevgili okuyucum, tüm bunların temelinde Arap ve Arapça hayranlığı yatıyor. Arap kültürünü -yüzyıllar boyunca- İslam ve din gereği gibi görenler, İslam dünyasının geri kalmışlığının sorumluluğunu omuzlarında taşıyorlar.

Size dehşet içinde kaldığım bir anımı da kısaca anlatmalıyım:

Yıllar önce bir güzel ilimizde Belediye Başkanı bizlere verdiği yemekte -dinî konular konuşulurken- şöyle dedi: "Ahirette Arapça ile sorgulanacağız!" Ve ne acıdır ki o kişi din dersleri öğretmeni olmuş birisiydi...

Oysa Tanrı'nın -Arapça dışında- dünya dillerini bilemeyeceği anlamına da gelen bu söz, elbette Tanrı'ya apaçık bir iftiradır.

Arap kültürü, Arap kardeşlerimiz için elbette çok değerlidir. Ama dünyada milletler farklı farklı yaratılmışlar. Her milletin dili kendisine göre değerlidir. Söz gelimi Türkçe bizim için çok yücedir.

Nitekim Mısırlı Müslüman Kardeşler Örgütü'nün kurucusu Hasan el Benna'nın torunu Prof. Tarık Ramazan 10.12.2007 tarihinde İstanbul'da Nagehan Alçı'yla yaptığı röportajda şöyle diyordu:

Araplaşma, siz Türkleri daha çok Müslüman yapmaz!

Evet, aklın yolu bir...

Esen kalın efendim!

Yazarın Diğer Yazıları