Aradığınız "Süpermen" bulundu!
Müjdeler olsun!
Kilis'e "Süpermen" buldum!
***
İlk valiler kararnamesi ne zaman çıkar, yahut "Saray" ile "Köşk" arasındaki "baş"lık sorunu külliyen halledilmeden çıkar mı bilmiyorum ama;
Eğer çıkacaksa,
Ve eğer Kilis Valisi de bu kararnamede olacaksa.
Yerine kimin atanacağını belirlemeden önce tavsiyeme kulak verin derim.
Roket yağmuruna tutulan şehirde, neden yakınıyordu Vali?
"Roketleri havada yakalayamamak"tan!
Çünkü "Süpermen" değildi.
Bütün güvenlik zafiyetinin nedeni de "yer çekimi"ydi.
***
Bunu iş edinip ta Kansas'lara giderek "Süpermen"e transfer teklif etmedim. Kaldı ki şu konjonktürde isterse "Rose Garden" olsun nihayetinde "okyanus ötesi"; gider miyim! Aklımı peynir ekmekle mi yedim!
Önceki gün, TBMM Anayasa Komisyonu'nda çıkan kavgayı izlerken geldi aklıma;
Madem böyle havada uçan, kaçan, tutan kabiliyetli evlatları var bu vatanın, Kilis'e "Süpermen" ay pardon "vali" olarak tayin edelim kendilerini! TBMM'de masadan masaya uçarak birbirlerini tutmaya çalışırken enerjilerini boşa harcayacaklarına, yeteneklerini hiç uğruna tüketeceklerine insanlığa bir hayırları olur hiç değilse!
Uzay boşluğunda savrulan o tekmelere, yumruklara, havada taklalara, çift burgulara bakınca; yer çekimine meydan okuyabiliyorlar madem, "suç"larına kalkan olacaklarına karşılıklı palazlanmasında veballeri bulunan terör örgütlerinin roketlerine olsunlar!
*
Hangisi "dava" adamı, hangisi "dava" partisi
Sizin/bizim bulunduğumuz yerden bakınca "basiretsiz" görünüyor olabilir, "yetkisiz", "etkisiz", "karizmayı çizdirmelere doyamamış..."
"Ciddiye alınacak biri değil" gibi mesela...
"Ezik"çe biraz...
Böyle düşündüğüm veya böyle tanımladığım için yazmıyorum bunları. Seçildiği günden bu yana yapılan onca yakıştırma, takılan onca lakap ortada.
***
Ve fakat...
Ahmet Davutoğlu'nun dün AKP Grup Toplantısı'nda söylediği şu sözleri bir düşünün:
"...Umudunu AK Parti'ye bağlayan milyonlar merak etmesin. Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam..."
Şimdi soruyorum:
Karizması hiç çizilmemiş, kendini her nevi yetkinin efendisi zanneden, siyaseti en kabadayı tonda yapan muhalefet partisi yöneticilerinden bir teki şu lafı edebilir ve devamında "gereğini" yapabilir mi?
Bir tek muhalefet lideri, parti yöneticisi, milletvekili, il başkanı, ilçe başkanı
"...Umudunu CHP'ye/MHP'ye bağlayan milyonlar merak etmesin. Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam..." diyerek bütün unvanlarından soyunabilir mi?
Haksızlık da etmeyeyim çıkar belki bir, iki, hadi bilemediniz üç kişi... O kadar.
***
Siz il başkanı atanmadınız, milletvekili adayı gösterilmediniz, aday gösterilip de seçilmediniz yahut öte tarafında madalyonun, "ya bir daha milletvekili adayı yapmazsa beni", "ya görevden alırsa", "ya ihraç ederse", "ya bilmem ne" diye aylardır, üstelik de Cumhuriyet tarihinde "rejim" ilk defa bu kadar somut ve yakın tehditle karşı karşıyayken birbirinizi yemekten başka dişe dokunur ne yaptınız "davanız" uğruna?
Adam "Başbakanlığı" bırakıyor beyler!
Parti, üstelik de iktidar partisi "Genel Başkanlığı"nı bırakıyor!
En azından görünen köy bu...
***
15 yıl boyunca en sertinden eleştirdikten sonra AKP'yi kutsayacak halim yok takdir edersiniz ki.
Ama...
Hani yıllardır AKP'ye "menfaat birlikteliği", "çıkar ittifakı", muhalefettekilere ise "dava partisi" diyoruz ya...
Bir muhalefet cephesinde "menfaat" uğruna yapılanlara bakın, bir de iktidarda -"dava"larını zinhar benimsemesem, gücüm yettiği ve demokrasi elverdiğince mücadele kararlılığım sürse de- "dava"larını hedefe vardırmak üzere sineye çekilenlere...
Dediğim gibi, bir günde AKP-perest'e dönüşmüş değilim; onların Türkiye için planladıkları son uğruna feda ettikleriyle, sizi onlardan misliyle güçlü olduğunu iddia ettiğiniz ilke-ülküleriniz için feda edemediklerinizi kıyaslayın ve utanın istedim.
Utandınız mı bari!