Aradığınız kişi şu anda "bir ve beraber" olamamaktadır!
"Neden" diye soruyorlar hâlâ;
- Neden bize bu kadar kızıyorlar?
Ya ne yapsınlar; pamuklara mı sarsınlar!
Kuyruklarına teneke bağlayıp ibretiâlem için Ankara'dan Dağlıca'ya oradan Iğdır'a kovalamadığı için bu millet o halı gibi patlayıcıyla döşenmiş yollarda şükredeceklerine, bir afra bir tafra hâlâ...
Anlamak mümkün değil; ne bekliyorlardı? Evladı katledilen babalar, kim bilir kaç parçaya bölünmüş evlatlarını taşıyan ay-yıldızlı tabutların ardından ellerine ayaklarına kapanıp da "Allah razı olsun beyim, bizi çok mutlu ettin" mi diyeceklerdi!
Kan damlayan kefenlerini kucakladıktan sonra oğullarının; bir de şükür namazı kıldırmasını mı isteyeceklerdi imam efendiden cenaze namazının üzerine!
Ayıp be!
Gücünüz millete yetiyor! PKK'dan sakınıp saklayamadığınız şehitlerimizi milletten saklıyorsunuz; her biri "şehit anası" namzedi kadınlarından bu ülkenin, her biri "şehit eşi" namzedi kızlarından, her biri "şehit" namzedi delikanlılardan gizliyorsunuz!..
Cenaze sansürlüyorsunuz; şehitlere sakladığımız "helallik"lere de göz koydunuz!
Haram olsun!
Gücünüz hanutçulaştıramadığınız kalan üç beş gazeteciye yetiyor; hedef gösteriyorsunuz!
"Türkiye, 40 yıldır terörle mücadele ediyor"muş... "Her zaman kamuoyu ve medya desteği devletin ve hükümetlerin arkasında olmuş... İlk defa, devletin varlığını ve bekasını tehdit eden PKK, DHKP-C, IŞİD ve Paralel Devlet örgütlerine rağmen yeterli bir kamuoyu ve medya desteği oluşmamış..."
Nasıl oluşsun?
Ortağınızdı hepsi!
Beraber yürümüştünüz siz bu yollarda...
İmralı garsoniyeriniz gibiydi; ah ne komplimanlar, flörtün 50 tonunu çekiyordunuz az daha!
Ya o "inler"; dilleri olsa da anlatsa meşkinizi!
"Bir tatlı huzur almanın" adresi yapmadınız mı Kandil'i! Gitmeyeni cennete almıyorlardı sanki!
Ne için destek versin medya size;
Millete kapalı, PKK'nın siyasi uzantılarına açık oturumlarda belirleyin diye mi "Ya istiklal ya ölüm" eşiğinde izlenmesi gereken stratejiyi! Sonra ara dur "istihbarat zafiyeti"nin kaynağını; yahu senin meclisin köstebek yuvası!
Bugün neredeyse katil ilan ettiğiniz siyasi partiler "zamanında" size "Seni yalnız bırakmayız, Kandil'e Türk bayrağını dik" derken kafa buluyordunuz, şimdi kimden neyin desteğini istiyorsunuz! Bütün bunların ucuz, pespaye "seçime çeyrek kala iki dağ taş bombalarım 'kahraman asker' tezahüratlarıyla oyları toplarım" hesabı olduğunu görmediğimizi mi sanıyorsunuz? Öyle değilse bir cevap borcun yok mu bize;
Neden her seferinde ölmemizi bekliyorsunuz?
Neden yok etmek, bitirmek, kökünü kurutmak için değil de tabur tabur tabutun "intikamı" için vuruyorsunuz sadece? Günübirlik...
Kandil hep orada...
Kaldı ki katiller artık bütün cüretleriyle Diyarbakır, Hakkari, Bingöl, Bitlis, Muş, Tunceli, Şırnak, Ağrı, Van, Iğdır, hatta İstanbul sokaklarında!
Yem mi bizim yavrularımız; neden önce bizden can gitmesi gerekiyor "vur" demeniz için -o bile dilinizin ucuyla-?
Kimse kusura bakmasın, bu kalleşlik son tohumuna kadar temizlenene kadar vatan toprağından; hiçbir gün "birlik, beraberlik" günü değil artık! Daha ütopyalar aleminden yeryüzüne inmeyi bile beceremeyen terör örgütüne her parmak sallayışında ülkenin onlarca kolunu, bacağını, kafasını, yüreğini kaptıran acizle mi?
Bitti "hepimiz kardeşiz" türküsü;
Bakın duyuyor musunuz sadece "ağıt" yakılıyor artık bizim ellerde...
Ha bir de bolca sela...
Evet baskı altında olabilirler, evet şakaklarına silah dayalı halde irade ortaya koyamayabilirler... Biz çok mu özgürüz; senelerdir çok mu özgürdük peki öz yurdumuzda! Bizim kafamızın üzerinde de Demokles'in Kılıcı gibi sallanan bir zulüm yok muydu; çoğumuz "bir sabah ansızın" gelebilirler diye kapının kenarında bir "Silivri çantası" tutmuyor muyduk! "Bölge halkı(!)"nın incileri dökülmesin diye bizi gazlamadılar mı, coplamadılar mı İstanbul'da, Ankara'da...
"Baskı var" deyip hangimiz sattık "kardeşimizi"... Hangimiz "bana dokunmasın" deyip de "kardeş" bildiğimizi servis ettik yılana, çıyana!
Böyle kardeşlik olmaz; kesin artık "aslında bizi çok seviyorlar ama..."lı hikayelerini! O eskidendi! 5-6 yaşındaki çocukların bile "ideolojik jargon"la konuşmaya başlamadığı, kundaktan "düşman" yetişmedikleri zamanlardaydı!
Kardeş dediğin kendi canı için seninkini peşkeş çekmez, tersine canını siper eder önüne...
Eline silah almamış ama terör örgütüne -üstelik de sandığınız gibi gönülsüz, mecburen değil, inanarak- yardım ve yataklık yapan yüz binlerce insan var; onlarla, Türkiye Cumhuriyeti'ne aidiyet duyan milyonlar arasında bu "kuyruk acısı", bu "evlat acısı" oldukça "kardeşlik edebiyatı" yetmez bu ülkede huzurun tesisine... Ha ille de "kültürel" önlem diyorsanız; "suç ve ceza"nın romanını yazın, o işe yarar bakın!
Kimse etnik kökeninden dolayı suçlu olmadığı gibi aynı nedenle dokunulmaz da değildir...