Apostrof Bey de mi botoksa başladı?
Cumhurbaşkanı'na dönük eleştirilerinden sonra hakkında "bir dava daha" açılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "hukukunu korumak" üzere yazdığı yazıda, lafı dönüp dolaştırıp "PKK'nın hukukunu korumaya" getirdiğini görünce aklıma geldi;
Son günlerde mümtaz şahsiyet Apostrof Bey'i gören var mı aranızda?
Bir "gerginlik" filan var mı yüzünde!
O da, geldiği yer, izlediği seyir ve akıbet itibarıyla benzer bir metamorfozdan geçen Nazlı Hanım Teyze'ler gibi botoksa mı merak saldı acaba?
Hemen her gün terörle mücadeleyi "devlet terörü" olarak algılatmaya çalışan akademisyenler bildirisine imza tadındaki yazılarını görünce şüpheleniyorum da o bakımdan soruyorum... İğne bu; kaşım gözüm derken azıcık kayıp da beyin kaslarına denk gelse... Maazallah! Geçici kısmi felç biliyorsunuz "genç gösteriyor" diye bürünülen o halin sebebi hikmeti!
Önce "devlet için kurşun atan da şereflidir kurşun yiyen de..." felsefesini bir "devlet politikası" haline getirmek için çalışacaksın;
Sonra ömrünü bu felsefeyle dizayn etmiş, devletin bekası için kurşun atmış, devletin bekası için kurşun yemiş onca askerin, subayın ve onların mücadelelerinin arkasında duran politikacının, aydınının şerefsizce kurgulanmış bir kumpasa kurban edilmesine alkış tutacaksın!
"Entelektüel ülkücü" paketi içinde teslim edildiğin "fikir hayatı"nda; gün gelecek terör örgütünün de talepleri olan "Yer adlarının değiştirilmesini, genel affı -hem de öyle alalade değil 'pişmanlık' filan deyip teröristleri rencide etmeyecek(!) bir genel affı, 'bastırdığı isyanın elebaşılarını affeden Osmanlı gibi(!)' elinde 40 bin insanın, onca Mehmet'in onca bebeğin kanı olan Öcalan'ın affedilip "paşa" yapılmasını, İmralı'daki konforlu misafirhanesinden Bodrum'a Türkbükü'ne taşınmasını önereceksin!
Hadi anladık bu açılıp saçılmaların "bir ceylan derisi koltuk uğruna"ydı; olmadı! Değil vekil aday bile yapmadılar!
"Güneydoğu'da PKK terör örgütüne karşı devletin varlığını koruyabilmek uğruna gerektiğinde kurşun atan gerektiğinde de kurşun yiyip şehadete ermekte zerre tereddüt etmeyen" kahraman evlatlarımızın haftalardır devam eden cansiparane mücadelesini "devleti PKK'dan farksız kılacak hukuksuzluklar" diye itibarsızlaştırmaya devam ettiğine göre hâlâ, başka bir sebebi olmalı!
Şöyle bir düşününce,"paralel"siniz demek hakikaten de! Onca beddua, lanetleme ayini, dava, tehdit, şantaj; hikaye... Şimdi Ankara'da "milliyetçi oy avcılığı"ndan mütevellit "açılımı buzdolabına kaldıran" eski Habur mimarları da dahil; Pensilvanya'dan Kandil'e aynı istikamettesiniz hepiniz de...
Yoksa "diktatörlükle" korkutup razı etmeye çalıştığınız o "özgürlüklere garanti"nin konjonktürel tercümesinin; "bölücü terör örgütüne yardım ve yataklığa özgürlük" olduğunu "Demokratikleşme makyajlı etnikçiliğe, azınlıkçılığa özgürlük" olduğunu bilmiyor musunuz? Bilmiyor muyuz!
Ne vatan, ne millet, ne bayrak; sizinki sadece taht ile baht meselesi! Devleti paylaşamıyorsunuz.
"Gerçek gerçeklik"le "ikincil gerçeklik" arasındaki bunca şizo git-gelden sonra tıbbi analize de muhtaç bana kalırsa bu model beyinlerin patolojisi!
Döne döne mi bu hale geliyorlar yoksa sahiden de andropoz güdümlü botoks etkisi mi?