Apo-kalips... Şimdi!

Apocalypse-Apokalips-,”Kıyamet-Mahşer” demek. Mahşerin dört atlısı; kıyametin habercileri atlılar: “Salgın hastalık/veba”, “kıtlık”, “savaş” ve “ölüm”...
Dini kitaplara göre, İsrafil borusunu çalınca Hz. İsa dünyaya dönecek ve kıyamet kopacak! Şimdi, İsrafil mi, yoksa bazılarına göre kıyamet öncesi, Apo borusunu çaldı, “Kıyamet kopacak” diyor. Ve “mahşerin atlıları” koşuyor! “Apo” ve “Apokalips” eşkıyabaşı Öcalan ve mahşer! Ne kadar da denk düştü!
Kıyametin tarihi, seçimlerden sonra “15 Haziran”. Apo’ya göre kendisiyle pazarlık yapan AKP Hükümeti -Erdoğan- sözünde durmamış, oyunbozanlık yapmış; operasyonları, tutuklamaları sürdürmüş... Tuğluk ve “sözde” Türk Ahmet de aynı şeyleri söylüyorlar, “Kötü şeylerin” müjdesini veriyorlar, ama Apo, ağır ifadelerle onları eleştiriyor... Uzaktan kumandalı komutan Apo’ya göre BDP’liler küçük burjuva. Der ki: “Siyasi alanda diğerleri de bir alan açamadılar, başarısız oldular. Demokratik siyaseti geliştiremiyorlar. Bu zayıf kişiliklerden dolayı, yol alınamıyor. Demokratik siyaset anlaşılmıyor ve yapılamıyor. Biraz demokratik siyaset anlaşılsaydı, halkın içinde, örgütlerde çalışılırdı, yanlış durumlarla karşılaşılmazdı.”PKK da nasibini almış; komutanları “gerillacılık oynuyorlar” diyor. Bakalım, PKK ve BDP, bu hakaretleri içlerine sindirecekler mi? Ama sonuçta maksat aynı: “15 Haziran’da kıyamet!”

***


Bizim “mahşerimizin baş atlısı” ise “kuraklık”... Özellikle medyada ve aydınlardaki ve liboşlardaki anlayış, akıl”kıtlığı”; gaflet ve ihanet “salgın” halinde!.. Bu adamlar-kadınlar, Apo’nun Türk milletini, devletini böyle açıkça, küstahça tehdit etmesine tepki göstermiyorlar da, tarihin bir türlü kurutulamayan “bataklıklarına” saplanmışlar. Apo ve avanesinin küstah tehditlerine tepki göstermiyorlar da, Kürtlere yapılan “haksızlıklara” saplanmış kalmışlar. Eşkıyanın, bölücülerin haklı olduğunu iddia ediyorlar. PKK’nın dağlarda, kent sokaklarında, alçakça saldırılarına devam etmesi; polislerin, askerlerin şehit edilmesi onları pek rahatsız etmiyor... Sadece “Şu anda sırası mı?” der gibiler!
Hükümetin şu sırada PKK’ya karşı operasyonlara devam etmesi, barışı engelliyormuş. Şehitler verilmesine sebep oluyormuş. “Barışa şans verilmeli”ymiş... Kısacası “Eşkıyanın hiç suçu yok, devlet suçlu!..”
Bu “görüşün” sözcüsü Taha Akyol “Gidişten korkuyorum” dedikten sonra “Cumhuriyeti”, dolayısıyla Mustafa Kemal’i ve arkadaşlarını Türk milliyetçisi oldukları ve “üniter ulus devleti” kurdukları için suçluyorlar!
Ben, elimden geldiği kadar, bu iddiaları belgeleriyle cerh etmeye çalıştım. Kürt ayaklanmalarının köklerinin ve sebeplerinin Cumhuriyetten çok öncesine, yabancıların “Büyük Oyunlarına” dayandığını yazdım. Neye yarar! Kararlarını vermişler; gerçekler onları ilgilendirmiyor!

***


Şimdi bu adamlara-kadınlara iki seçenekli bır sınav sorusu sorayım: “Artık boşuna mücadele etmeyelim... Kürtçülere istedikleri her hakkı verelim... Onlar, Türkiye’yi bölüp ‘Büyük Kürdistan’ı’ kurmaktan vazgeçerler mi? ‘Evet’ mi, ‘Hayır’ mı?”
“Sayın” baylar, “Sayın” Apo “İsrafil” kıyamet borusunu çaldı... Şimdi ne yapacaksınız? TC Devleti ve Ordusu ne yapmalı? Verip kurtulalım, bölücülere teslim mi olalım? Sizler TC’nin ölümüne razı mı olacaksınız?
Ahmet Altan, “Bu durumda Mandela’ya ihtiyaç var” diyor. Apo da, “Mandela” yani! Ben Mandela benzetmesini 1990’da Apo idama mahkûm edildiği gün, Mudanya rıhtımında TV kameralarına söylemiştim: “Bu adam asılmazsa başımıza Mandela olur” demiştim. Altan kardeşler onu Kürtlerin Mandela’sı yaptılar. Ne var ki Türkiye henüz Güney Afrika değil...
“Alegoriye” devam edelim: Hatırlar mısınız 1979’da ünlü yönetmen Frank Coppola yapımı bir film vardı “Apocalypse Now”- “Apoklips”. Şimdi özetle 1968’de Vietnam Savaşı esnasında, Amerikan özel harekât birliği, yolundan çıkmış asi Albay Kurt’a (Marlon Brando) ve çetesine karşı operasyon yapar. Kurt’la çetesi yok edilir! Film Wagner’in “Valkiriler’in yürüyüşü” müziği ile sona erer! Alegori bu ya!
Amerikan özel birlikleri, Mahşerin bir atlısı Usame bin Ladin’i”operasyonla” öldürdüler. Amerikan özel birlikleri profesyonel, yüksek maaşlı, paralı askerlerden oluşur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Emniyet Teşkilatının özel birlikleri en az onlar kadar yetenekli.
Aklıma binlerce insanımızın katili geldi. Ama onun dokunulmazlığı var ve Kıyamet borusu çalıyor. “Şimdi”-şimdilik- İmralı’da özel misafir! “Mandela” gibi alkışlarla dışarıya çıkmayı bekliyor. Bizim operasyonları yapacak birliklerin komutanları da “Silivri’de içeride!..
İsrafil borusunu çaldı: “Apokalips” -Kıyamet-Mahşer. Şimdi İsrafil’in borusu mu ötecek? Yoksa bu adamı kim susturacak? Susturulmaz, süvariler durdurulmazlar ise Türkiye’nin “kıyameti şimdi” 15 Haziran’da!

Yazarın Diğer Yazıları