Antik çağlar, bilgiye verilen değer açısından modern zamanlardan hiç de geri kalmıyor. İnsanlık tarihinin en parlak dönemlerinden biri olan Roma İmparatorluğu, sadece savaşlar, mimari harikalar veya hükümdarlarıyla değil, aynı zamanda bilgiye verdiği değerle de tanınıyor. Bu bilginin en görkemli tapınaklarından biri ise Celsus Kütüphanesi. 2000 yıldan daha uzun bir süre önce Ephesos’un (Efes) kalbinde inşa edilen bu yapı, hem mimarisi hem de entelektüel dünyadaki rolüyle zamana meydan okuyor.
KÜTÜPHANE NEREDE VE KİM TARAFINDAN KEŞFEDİLDİ?
Celsus Kütüphanesi, günümüz Türkiye’sinde, İzmir’in güneyinde yer alan antik Efes şehrinde bulunuyor. Roma döneminde Asya eyaletinin başkenti olan Efes, ticaretin, sanatın ve bilimin merkezi haline gelmişti. 1904 yılında Avusturyalı arkeolog Josef Keil liderliğindeki kazılar sırasında kütüphane gün yüzüne çıkarıldı. Bu keşif, o dönemde arkeoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Kütüphanenin muazzam bir yapıya sahip olduğu ve zamanının en büyük bilgi merkezlerinden biri olduğu hemen anlaşıldı. Günümüzde, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Efes Antik Kenti’nin en göz alıcı yapılarından biri olan Celsus Kütüphanesi, ziyaretçilerine geçmişin bilgelik kokan atmosferini hissettirmeye devam ediyor.
KİM TARAFINDAN İNŞA EDİLDİ?
Kütüphane, M.S. 110-135 yılları arasında inşa edildi. İmparator Hadrianus döneminde, Roma İmparatorluğu’nun önemli bir devlet adamı olan Tiberius Julius Celsus Polemaeanus anısına, oğlu Julius Aquila tarafından yaptırıldı. Celsus, Roma’nın Asya eyaletindeki önemli bir yönetici, vali ve aynı zamanda bir entelektüeldi. Onun adına inşa edilen kütüphane, aslında sadece bir bilgi merkezi olarak değil, aynı zamanda bir anıt mezar olarak da işlev gördü. Zira Celsus’un lahdi, binanın alt katındaki kriptoda yer alıyordu. Bu durum, kütüphanenin sadece bir bilgi hazinesi değil, aynı zamanda bir tür kutsal alan gibi görüldüğünü gösteriyor.
Celsus Kütüphanesi’nin dış cephesi, Romalı ve Yunan mimari tarzlarının harmanlandığı bir başyapıt olarak kabul edilir. Yapının ön cephesindeki sütunlar, hem İon hem de Korint tarzını bir arada barındırır. Yedi metre yüksekliğindeki bu sütunlar, görkemli bir cephe yaratırken aynı zamanda kütüphanenin içindeki bilginin büyüklüğünü ve önemini yansıtır. Mimaride, simetriye verilen önem dikkat çekicidir; dört ana sütunun arasında yer alan nişlerde dört kadın heykeli yer alır. Bu heykeller, bilgelik (Sophia), erdem (Arete), kader (Tyche) ve bilgi (Episteme) tanrıçalarını temsil eder. Bu heykellerin her biri, Celsus’un entelektüel kişiliğini ve bilime olan katkılarını simgeler.
Kütüphanenin iç kısmında ise, ahşap raflarla kaplı üç katlı devasa bir okuma salonu bulunmaktaydı. Ancak asıl dikkat çekici olan, binanın yangın ve neme karşı aldığı önlemlerdi. Kütüphane, kitap rulolarının bozulmasını önlemek amacıyla duvarlar arasında boşluklar bırakılarak inşa edilmişti. Bu sayede hem nemin hem de olası bir yangının kitaplara zarar vermesi engelleniyordu. Bu ileri düzey mühendislik, dönemin Roma mimarisinin ne kadar ileride olduğunu gözler önüne seriyor.
ANTİK DÜNYADAKİ ENTELEKTÜEL ROLÜ
Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluğu’nun en büyük üçüncü kütüphanesiydi. İskenderiye Kütüphanesi ve Pergamon Kütüphanesi ile birlikte antik dünyanın bilgi merkezlerinden biri olarak kabul ediliyordu. 12.000'den fazla parşömen rulo içerdiği tahmin edilen bu kütüphane, yalnızca akademisyenlerin değil, aynı zamanda devlet adamlarının ve filozofların da uğrak noktasıydı.
O dönemde kütüphaneler, sadece kitapların saklandığı yerler değil, aynı zamanda sosyal buluşma merkezleriydi. Antik Roma’da entelektüel tartışmalar, fikir alışverişleri ve toplumsal söylemler kütüphanelerde gerçekleştirilirdi. Celsus Kütüphanesi de bu anlamda bir prestij merkeziydi. Efes gibi ticaret yollarının kesişim noktasında yer alan bir şehirde, bilgiye erişim stratejik bir öneme sahipti. Bu durum, kütüphaneyi ticaretin, kültürün ve bilimin merkezi haline getirdi.
Kütüphane ile ilgili yapılan çalışmalar, onun bilim dünyasındaki önemini birçok farklı açıdan ortaya koyuyor. Arkeoloh Prof. Dr. Peter Watson "Celsus Kütüphanesi, antik dönemde bilgiye verilen değerin en önemli simgelerinden biridir. Bu kütüphane, sadece kitapların toplandığı bir yer değil, aynı zamanda bilginin toplumdaki yerini ve gücünü yansıtan bir semboldür" derken tarihçi Dr. Charlotte Roberts ise "Kütüphanenin inşa süreci ve mimari yapısı, Roma döneminde bilimsel bilgiye verilen değeri gözler önüne seriyor. Efes’in coğrafi konumu göz önünde bulundurulduğunda, burası sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda bir entelektüel merkez haline gelmiştir" bilgilerini veriyor.
Klasik Filoloji Uzmanı Prof. Dr. Michael Silk konuyu farklı bir cepheden değerlendirerek "Celsus Kütüphanesi, Yunan-Roma dünyasının iki kültürünü bir araya getiren bir yapı olarak dikkat çeker. Hem mimari hem de içerik açısından Yunan bilimini ve Roma'nın yönetim anlayışını birleştirir" diyor.
Dr. Hildegard Schaich liderliğinde yapılan 1980'lerdeki çalışmalar, kütüphanenin mimari yapısının detaylı analizine odaklanmıştır. Bu çalışma, yapının restorasyonu ve korunmasına yönelik öneriler sunmuş ve antik dönemde kullanılan inşaat tekniklerini ortaya çıkarmıştır. Schaich’in çalışmaları, kütüphanenin yangına ve neme karşı aldığı önlemler konusunda detaylı bilgiler sağlamıştır. Özellikle kitapların saklandığı odaların duvar yapısının, bu tür afetlere karşı nasıl korunduğu günümüz mimarisine ışık tutmuştur.
2020 yılında yapılan dijital rekonstrüksiyon çalışmaları, kütüphanenin iç yapısının ve kitap raflarının orijinal hallerine dair oldukça kapsamlı bir simülasyon sunmuştur. Bu çalışma, dijital teknolojilerin yardımıyla kütüphanenin 3D modellemesini çıkararak, hem akademik hem de turistik amaçlarla kullanıma sunulmuştur. Kütüphanenin iç mekan tasarımı ve dönemin mimari estetiği bu projeyle daha iyi anlaşılmıştır.
CELSUS KÜTÜPHANESİ’NİN ANTİK DÜNYADAKİ ÖNEMİ
Celsus Kütüphanesi, sadece bir kitap deposu değildi; Roma İmparatorluğu'nun entelektüel mirasının simgesiydi. Bilginin güç olduğu bir dünyada, kütüphaneler aynı zamanda birer siyasi ve kültürel güç merkeziydi. Celsus Kütüphanesi de, Roma İmparatorluğu’nun gücünü ve bilgeliğini temsil eden bir yapı olarak inşa edildi. Efes, bir ticaret kenti olmasının yanı sıra, bu kütüphane sayesinde entelektüel bir merkez haline geldi. Kütüphane, Roma'nın Asya eyaletindeki entelektüel dünyayı beslemiş ve bilginin yayılmasına büyük katkı sağlamıştır.
Kütüphanede saklanan parşömenler arasında, Homeros’un İlyada’sı ve Odysseia’sı, Aristoteles’in eserleri, Herodot’un tarih yazıları gibi antik dünyanın en önemli eserlerinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Roma İmparatorluğu’nun kanunları, felsefi tartışmalar ve bilimsel metinler de bu kütüphanede muhafaza edilmiştir. Kütüphane, sadece Yunan-Roma klasiklerini değil, aynı zamanda dönemin güncel bilgilerini de içermekteydi. Bu nedenle, burada saklanan eserler, sadece akademik çalışmalar için değil, aynı zamanda devlet yönetimi ve hukuk için de büyük bir öneme sahipti.
Celsus Kütüphanesi, antik dünyada bilgi ve prestijin simgesi olarak inşa edilmiş bir başyapıttır. Roma İmparatorluğu'nun bilime, sanata ve entelektüel dünyaya verdiği değeri yansıtan bu yapı, bugün bile bilginin ve insanlığın ilerlemesinin önemini bizlere hatırlatmaktadır.