Hatay’ın Antakya ilçesi İnönü Bulvarı’nda bulunan 82 daireli, 13 katlı Atilla Eren Apartmanı’nın enkazında ablası, eniştesi ve 3 yeğeni olduğunu ve uzman arama-kurtarma ekiplerinin depremin 9. gününde geldiklerini söyleyen Veysel Erişmiş, tüm arama-kurtarma ekiplerinin birkaç metre aşağılarında olan Rönesans Rezidans’ın enkazına yoğunlaştığını belirtti. Enkaz altında kalan akrabalarına ulaşamayan Erişmiş, AFAD ekiplerine tepki gösterdi.
“BİZE ''YUKARIDAN BİLDİRİM GELDİ, BAŞKA BİR YERE EKİP GÖNDEREMİYORUM'' DEDİLER"
ANKA Haber Ajansı’na konuşan Veysel Erişmiş, şunları söyledi:
“Ben Urfa’dan geliyorum. Benim ablam, eniştem, üç tane de yeğenim şu enkazın altındalar. Deprem olduğunda Şanlıurfa''dan çıkıp direkt olarak buraya geldim. Yollar kapalıydı bir şekilde kendimi buraya attım. Geldiğim ilk günden beridir ilk üç gün neredeyse hiçbir çalışma olmadı bu binada. Aşağıya AFAD ekipleri geldi, UMKE ekipleri geldi. Bütün ekiplerin hepsi aşağıda görünen Rönesans diye bir site var, hepsi önündeler. Gidip, ‘Ağabey yukarıda da bir tane enkaz var. Lütfen yardımcı olun. Oradakileri de çıkaralım’ dedik. Çünkü biz içeride canlı olup olmadığınızı bilmiyoruz. Ben hiç hayatım boyunca deprem yaşamadım. Ondan dolayı ‘Gelin yardım edin, beraber çıkaralım’ dedim. Bana ‘Hayır bize yukarıdan bildirim geldi valilikten, direkt buraya gönderildik. Başka hiçbir yere ekip gönderemiyorum’ dediler.
AFAD’IN ŞU AN BURADAKİ EKİPLERİ DÜN GECE GELDİ: Aşağıda bir tane rütbeli bir personel vardı, ilk geldiğimiz gün sadece asker vardı burada. ‘Abi gelin beraber elden ele taş atalım aşağı. Başka bir şey istemiyorum sizden’ dedim, adam şunu dedi, ‘Artçı depremler oluyor. Ben askerlerimi dışarı çıkaramam.’ E burada bekliyorsun. Daha olan olmuş zaten buraya, gelip yardım et. Yok ona da yardım etmediler. AFAD''ın şu an görmüş olduğunuz ekipleri var burada. Şu an belki bu kaydı izleyenler diyecek ki ‘AFAD var, yalan söylüyorlar, yanlı konuşuyorlar.’ Bu AFAD ekipleri var ya, dün gece geldiler, burada önce bir tartıştık, kavga ettik zor bela geldiler. Bir yetkili geldi, ‘Tamam siz burada kalın’ dedi. Onların da hiçbir ekipmanı yok neredeyse. Şurada görmüş olduğunuz asker abiler var ya ilk 5 gün yoktular. Sonradan herhangi bir bakan mı birisi geleceği zaman şöyle şuradan komple boydan boya aşağı kadar serildiler.
ÖZEL HAREKATÇILAR VE JANDARMA KENDİ ŞEHİTLERİNİ ALIP GİTTİ: Allah ayaklarını taşa değdirmesin. Allah hepsine sağlık sıhhat versin. Hepsini çok seviyoruz. Ama sadece yetkililer geldiği gün buradalardır. Ondan öncesinde kimse gelmedi. Jandarma geldi, dedi ki ‘İçeride bizim şehidimiz var. Onu alıp çıkaracağız.’ Gelip içeriden şehitlerini alıp çıkardılar. Özel harekatçılar geldi, ‘Bizim içeride şehidimiz var’ dedi. Şehitlerini alıp çıkardılar. Benim eniştem polis memuru. Devlet Büyüklerini Koruma''da ama şu an daha yeni Polis Arama Kurtarma ekipleri geldi, onlar da bilmiyorlar içeride mi değil mi. Sadece tahminimizce bulunan eşyaların olduğu yeri gösterdik. ‘Burada çıkaracağız, çalışacağız’ dediler. Ayrıyeten devletin hiçbir mercii burada yoktu hiç. Hiçbir merci yoktu. Burada sadece Erzurum Arama Kurtarma ekibi vardı. Onlar da dişiyle tırnağıyla çalıştılar. Allah razı olsun. Çıkartılabilenlerin hepsini onlar çıkardılar. Gerisini de devletin hiçbir merceği yoktu sadece gönüllü insanlar, gönüllü kepçeler vardı.
GECE RÖNESANS’IN ÜSTÜ AYDINLIK, BİZİM BİNA KAPKARANLIK: Dün gece aşağıda bulunan Rönesans sitesinin içinde binlerce insan var, hepsi yelekli, baretli insanlar. Ama bizim binaya baktığınız zaman kapkaranlık. Akşam 8 olduğu zaman bütün işçiler bırakıyor, gidiyor. Ama yan tarafta, Rönesans''ın olduğu yer aydınlatılmış. Hatay''ın üst kısmına geceden bakın enkaz olduğundan beridir, hep burası aydınlık ama yanında olan yere hiç kimse gelmiyor.
İNSANLAR LAVABOYU 4 GÜN SONRA GÖRDÜLER BURADA: Sağlık Bakanı''yla, Milli Savunma Bakanı geldi. ‘Sayın Bakanım bir de yukarı çıkın bakın. Yukarıda da bir enkazımız var’ dedim. Bir komutan koluma girdi ‘Senden numara alacağız. Sen bize emanetsin. Bize bir konum at’ dedi. Konum attım ne gelen var ne giden var kaç gündür. Sadece biz burada dişimizle, tırnağımızla uğraştık. İnsanlar ateşlerin başında, bakın çadır bile yok burada. İnsanlar lavaboyu 4 gün sonra gördüler burada. Herhangi bir tuvalet ihtiyacını giderecekleri yer bile yoktu. Sadece ateşlerin başında oturuyoruz. Akşam 7 olduğu zaman, karanlık çöktükten sonra bekliyoruz ki sabah olsun. Elimiz kolumuz bağlı. Birisi gelip şu gönüllü arkadaşlar dinlensin, yerine sabah bir daha çalışabilsinler diye ayrıca hiçbir kimse gelmedi buraya. Gelen insanların hepsi de diyor ki ''Biz valilik tarafından, bilmem kim tarafından bu tarafa gönderildik'' dedi. Bu tarafın bir kriz masası yok, buranın bir yetkilisi yok.
BURADA İNSANLAR KADERİNE TERK EDİLDİ: Önceki günlerde kaç gün geçmiş üstünden hala bir yetkili yoktu. Buradaki insanlar kaderine terk edildi. Bugün başladık. Bugün bu şekilde başladık. Ayrıyeten hiç kimse yoktu burada. Başka hiç kimse gelip gitmedi. Dün Erzurum Bölge Sorumlusu diye birisi, burada bir tanıdığı varmış onu çağırdılar. Geldi biz burada tartıştık. ‘Siz AFAD''sınız. Devletin elbisesini giyen insan Türkiye Cumhuriyeti''nin her yerinde görevlidir. Üst, ast fark etmez. Bir sıkıntı varsa orada olayı çözmesi lazım’ dedik, ‘Ben halledeceğim’ dedi. Buraya geldi, aşağıyla ilgilenen AFAD sorumlularıyla konuştu, ondan dolayı iki tane şu küçük AFAD arabasından getirildi, birkaç tane de AFAD personeli var şu an.
BİZİM UMUDUMUZU O KADAR KIRDILAR Kİ: ‘Burada ses var mı’ diye gelenler de bizim umudumuzu o kadar kırdılar ki. Aşağıda vardır herhalde ses. Burada ses yoktur, çünkü kimse burada çalışmadı. 9 gün bir insanı bıraksan açlıktan, susuzluktan bu soğukta... ilk iki gün zaten yağmurdan ölen öldü. Arkadan ses geliyordu ilk iki gün. ‘Zeynep, Zeynep’ diyordu kadın. ‘Benim ismim Zeynep.’ Öldü gitti kadın, kimse yardım etmedi. Gelen ekiplerin hepsi aşağıda durdu.”