Meğer; Çanakkale’de yüz binleri boşu boşuna gömmüşüz!
Meğer; gencecik fidanları boşa telef etmişiz!
Meğer; kurtuluş günlerinde toprağa boşu boşuna düşmüşüz!
Meğer; Yemen’den Sina’ya haybeye ölmüşüz!
Meğer; annelerimizi yüzyıllardır boşu boşuna ağlatmışız!
Meğer; bu süreçlerde bir Tayyip Erdoğan’ımız olsaymış bütün bunlar olmayacakmış!
Meğer; bayrakları bayrak yapan üstündeki kan değilmiş, uğrunda ölünmeyen toprak da vatan olabilirmiş!
Meğer; Mehmet Akif, İstiklal Marşını boşa yazmış!
Meğer; Mustafa Kemal’e boşuna minnet duyuyormuşuz!
Meğer; vatan, bağımsızlık, şehitlik, gazilik gibi kavramlar nafile şeylermiş!
Nereden mi çıkarıyorum bütün bunları?
Güneydoğumuzdaki malum isyan tablosuna Başbakanımızın; “Anneler artık ağlamayacak” ambalajı ile takındığı son tutum yani eşkıyayla başlattığı örtülü müzakere sebebiyle!
Evet Tayyip Erdoğan, anneler ağlar!
Annelerin ağlaması millet olmanın gereğidir!
Anneleri ağlamayan hiçbir topluluk tarih sahnesinde millet olarak yerini alamamış ve dahası, devlet olarak mevcudiyetini koruyamamıştır!
Anneler ağlamasın demek bütünlükten, hükümranlıktan ve hatta mevcudiyetten bile vaz geçmek anlamına gelir!
Güneydoğudaki hadise, devletin varlığına kalkışma yani isyandır Tayyip bey!
Hükümran devlet, annelerin ağlaması pahasına devlet olmanın gereklerini bir bir yerine getirir ki bugüne kadar olan budur!
Yerine getiremeyenlerin sonu ise hüsran yani bölünme ya da yok olmadır!
Bugün Türkiye bu seyirdedir ve siz bunu annelerin gözyaşları ile kamuflenin peşindesiniz!
Bulunduğumuz şartlar ve tabloda ‘Anneler Ağlamasın’ argümanı ile ortaya çıkıp sözde çözümü dayatmak, Diyarbakır’ı Amed adıyla başkent yapmak isteyen bölücü zihniyete peşkeş çekilmesinden başka bir anlam taşımıyor Tayyip bey!
Öyle, çünkü başlatılan süreçle gerçekte bu peşkeşin parkeleri döşeniyor yani zeminler inşa ediliyor!
Bir başka şey, gerektiğinde ağlayacak anneleri olmayan ulusların eşyanın tabiatı gereği orduları da olmaz Tayyip bey!.. Madem öyle, terhis edip lağvedin TSK’yı!
Son bir şey:
Dinimizden, askerimizden, demokrasimize kadar her şeyi istismar ettiniz, bari annelerimizin gözyaşlarına dokunmayın!.. O gözyaşları olmasaydı bu coğrafya vatan yapılamazdı. Ne olur annelerimizin gözyaşlarını eşkıyayla yapılan gizli müzakereye alet
etmeyin!
ONLARA SERBEST...
Meclis’te Tayyip ve Atatürk ihlali!
Erdoğan ve Arınç; CHP’nin Meclis’de “Atam İzindeyiz” afişini göstermesine feveran ederek, iç tüzük hükmünü ve geçmişte pankartla eylem yapıp mahkum olan göstericileri hatırlattı. Tam bu noktada bir parantez açıp benzer iç tüzük ihlallerinin AKP tarafından defalarca yapıldığını ve bunların arşivde mevcut olduğunu hatırlatmak isteriz. AKP grup toplantılarında yasak olmasına rağmen bindirilmiş kıtaların Tayyip beye defalarca “Türkiye seninle gurur duyuyor” serenadını yapması hafızalardadır. Dolayısı ile iç tüzük çiğnendi ise bunu ilk ve defalarca yapan AKP’dir.. Diyecekler ki slogan masum bir ihlal!... İşte orada durun!...10 Kasım günü Mustafa Kemal’in izindeyiz afişini göstermek, Erdoğan adına atılan slogandan yüz bin kere daha masumdur!
ALTERNATİF...
Tantan eksenli oluşum hareketi!
AKP’nin açılımda vurgun yemesiyle merkez sağ kulvarda arayışlar hızlandı. DYP ile ANAP’ın bütünleşme sonrasında yeni bir hareket de Sadettin Tantan ekseninde gelişiyor. Saadet Partisi’nin ısrarla bünyesine katmak isteği ancak olumlu cevap alamadığı Sadettin Tantan, birkaç haftadır sahada ve halktan müthiş ilgi görüyor. Dinlediğime göre Sadettin bey kamuoyunda adı dürüstlükle özdeşleşmiş pek çok isimle art arda toplantılar yapıyor. Proje öncelikle ANAP ve DYP’nin milliyetçi-muhafazakar oylarını almak ve AKP’den kopan kitleye yeni bir alternatif sunmak. Tantan bu proje bağlamında sadece dürüstlüğü değil, devlette temizlenmeyi de savunurken ısrarla ve iddiayla üretimi ve kalkınmayı seslendiriyor... Saadettin beyin yanında Adnan Kahveci benzeri dünya realitelerini ve ekonomiyi iyi bilen genç ve üretici bir ekip var... Tantan’a dikkat!
YAPAY BOMBALAR....
Yeni operasyon ve ajitasyonlara hazır olun!
Yazacaklarım bilgi değil, tahmindir. AKP ne zaman sıkışsa Hızır Aleyhisselam misali bazı dosya ve belgeler imdadına yetiştiriliyor. Kapatılma davası sürecinde savcının mütalaa vereceği günü hatırlayın, yine böyle olmuş yani sansasyonel tutuklamalar yapılmıştı. Akabinde mahalli genel seçime bir hafta kala Ergenekon iddianamesi açıklanmıştı. Keza toplumdan tepki çeken Mayınlı Arazi Yasası ve Deniz Feneri konuları malum belge ile örtülmüştü. Son olarak Habur’da PKK dönüşü rezaletini örtmek için yine bu belgenin ıslağı kullanıldı!. Hiç kuşkunuz olmasın, açılım sürecine tam gaz olduğumuz şu günlerde yeni yeni operasyon ya da ajitasyonlar gündemdedir. Öyle çünkü ABD’nin buyruğu ile yapılan Kürt açılımı olayının kamuflajı, AKP’nin ikbali için şarttır!.. Osman Kaçmaz ve Eminağaoğlu olayı gerektiği kadar gündemi değiştiremedi, yeni yapay bombalara hazır olun!
