Anne babaların yaptığı en önemli hata

Anne babaların yaptığı en önemli hata

Yemek yemeyen, ağlayan çocukların sakinleşmesi için önüne koyulan dijital ekranlar, gelişimlerini olumsuz etkiliyor.

Psikolog Gizem Emre, çocukların yemek yemesi için ellerine tutuşturulan telefonların gelişimlerinde olumsuz etki oluşturduğunu, iletişim ve akademik alanda ileride büyük sıkıntılara sebep olduğunu belirtti.

Günümüzde neredeyse her yaş grubunun elinde olan, tüm dünyayı içine sığdırdığımız dijital ekranlar, işimizi fazlasıyla kolaylaştırsa da küçük yaş gruplarının gelişimini olumsuz etkiliyor. Özellikle 0-2 yaş grubu için tehlike daha büyük. Ailelerin en çok yaptığı yanlış ise ağlayan, yemek yememekte ısrar eden çocukların eline telefon, tablet gibi dijital ekranlı aletlerin verilmesi oluyor. Küçük yaşlarda dijital ekrana fazlasıyla maruz kalmak zeka geriliğinden dikkat eksikliğine kadar birçok sıkıntıya sebep olabiliyor. Atlantis Danışmak Merkezi psikologlarından Gizem Emre, ebeveynlerin bu konuda en çok yaptığı hataları anlattı. Emre, çocukların 0-2 yaş aralığında beyinsel gelişiminin çok önemli olduğunu, çocukların ellerine erken yaşta telefon verilmesi durumunda gelişimlerinde önemli sıkıntılar yaşandığını söyledi. Çocukların olabildiğince telefondan ve elektronik cihazlardan uzak tutulması gerektiğini söyleyen psikolog Emre, çocuklara yemek yedirirken ellerine telefon verilmemesi gerektiğini, verilmesi durumunda ileride iletişim sıkıntısı yaşayacağını ve akademik alanda geri planda kalacağını söyledi.

“O YAŞLAR ARASINDA BEYİN GELİŞİMİNİ SÜRDÜRÜYOR”

Teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden psikolog Gizem Emre, “Teknoloji çağında yaşıyoruz. Elbette çocuklarımızı telefon, tablet ve televizyondan uzak tutmak kolay değil. Ancak ebeveynlerin çocukların yanında olup, kontrolü sağlamaları gerekiyor. Erken çocukluk dönemi dediğimiz 0-2 yaş arasında beyinsel gelişim devam ediyor. Çocuklarımızın bu gelişimini desteklemek için elektronik cihazlardan uzak tutmamız gerekiyor. Çocuklarımızla oyunlar kurabilir ve oynayabiliriz. Etrafımızdaki her şey elektronik ve çocuklarımızın dikkati dağılabilir ancak biz ebeveyn olarak bunun kontrolünü elimize almamız gerekiyor. Çocuk ne kadar az ekrana maruz kalırsa, o kadar çevreye dönük olacak, gerçek hayatta birçok şeyin farkına varacak ve deneyimleme fırsatı bulacaktır. Bu sayede çocuğun beyinsel gelişimine katkı sağlanacaktır. Bu yüzden çocuklarımızı kritik yaş dediğimiz 0-2 dönemde ve ileriki yaşlarda parlak ekranlardan uzak tutmalıyız" dedi.

Çocukların yemek yemediği durumlarda anne ve babaların çözüm olarak telefona sarıldığını anlatan Gizem Emre, "Bazen çocuklar yemek yemiyor ve anne baba ne yapacağını şaşırarak onun eline telefonu veriyor. Bu sırada çocuk ekrana bakarken ebeveynler de yemek yedirmeye çalışıyor. Bu durum bizim istediğimiz bir şey değil. Bu aşamada çocuğun elinden telefonu aldığımız zaman ağlamaya başlıyor, telefonu istiyor ve alışkanlığa dönüşüyor. Anne, baba ne yapacağını bilemediği için çocuk ağlamasın diye telefonu tekrar eline veriyor. Ekran ve görsel tabii ki de çocuğun ilgisini çekiyor ancak bu sefer kendini dış dünyaya kapatıyor. Telefona bakarak yemek yiyen çocuk ne yediğini bilmiyor, tat alamıyor. Bu sebeple ebeveynler alternatif yollar bulmalıdır. Çocuğu telefona alıştıran anne ve babalar yavaş yavaş bunun süresini azaltmalılar. Kademe kademe çocuğa verilen telefon süresi azalınca çocuk bir daha telefonu eline almayacak. Çocuk telefon elindeyken ne yediğini bilmiyor, çevresine dikkat etmiyor ve kendisini iletişime kapatarak telefona odaklanıyor. Bizim istediğimiz bu değil, çocuğun olabildiğince odağını çevresine vermesini ve iletişim kurmasını sağlamasını istiyoruz" diye konuştu.

Sadece 0-2 yaş aralığındaki çocuklar değil, diğer yaş grupları için de sıkıntılar olabileceğini ifade eden Gizem Emre, “Baktığımız zaman her çocuğun elinde bir telefon görüyoruz ve anne baba olarak bu durum kontrolümüzden çıkabiliyor. Bir ebeveyn olarak çocuğumuzun yanında olmalıyız. Çocuğumuzu kontrol edermiş veya sorgularmış gibi değil, meraklı gözlerle onun ne yaptığını anlamaya çalışarak ‘A kızım ne yapıyorsun, nelere bakıyorsun, ben de bakabilir miyim? Ne kadar da güzel oyun oynuyorsun' gibisinden sorular sorularak çocuğun yanında olunmalıdır. Kontrol mekanizması olarak çocuğun yanında durmak gerekiyor. Tabii ki de bununla ilgili interneti daha verimli kullanarak çocuğu bilgilendirebiliriz. Eğer çocuğumuz uzun süre senelerce ekrana maruz kaldıysa ya da yemek yedirirken televizyonu açtıysak veya eline telefon tutuşturduysak bunun tabii ki olumsuz geri dönüşleri olacaktır. Tabi ki her çocuk özeldir ve birbirinden farklı özellikler taşıyor ancak sosyal çevreye karşı duyarsızlaşmaya, kendi içine kapanmaya, iletişim kurmamaya ve en önemlisi arkadaşları ile mahallede nasıl oyun kuracağını, nasıl arkadaşlık kuracağını bilmemeye yol açıyor. Bu durum ileriki yaşlarda çocuğun eğitimini ve akademik başarısını etkileyecek. Bu durumda çocuk derslerine daha az odaklanabilecek. Çocuk evet ekrana odaklanıyor ancak renkli olması sebebiyle böyle bir şey oluyor. Bu gerçek hayata döndüğü zaman yazılara odaklanma ve öğretmeni dinlerken konuşmaya odaklanmasında problemlere sebep olabilir. Burada bilişsel bir süreç devreye giriyor. Biz ekrana maruz kaldığımız zaman bu bilişsel süreci arka plana atıyoruz. Bundan dolayı bu süreç çocuğumuzun akademik başarısını çok büyük bir şekilde etkileyecektir" şeklinde konuştu.

İlgili Haberler