Eskilerin dediği gibi öfkenin aklı alıp götürdüğü, tatsız ve sıkıntı verici bir tartışma yaşanıyor. Ordumuzun üstün başarısının sadece hazzını değil, etkisini de zayıflatan bir kör dövüşü. Tabii siyasetimizi de. Hem de, milli egemenliğin ve ülke bütünlüğünün en sıkıntılı olduğu bir döneminde. Hasılı,Türk Milleti kaybediyor, hasımlar kazanıyor.
Kitaplar yazıyor, devlet adamları; nefislerine, hislerine, öfkelerine, şahsi hesaplarına göre değil, millete göre hareket ederler. Bu uğurda hiçbir tehdit, tehlike ve zorluğa boyun eğmezler diye.
Demek ki, halimiz kitaba uymuyor.
İşin aslı ne ona bakalım. Önce anlamsız tartışmadaki iddialara bakalım.
Ana Muhalefet diyor ki; Harekat niçin aniden bitirildi? PKK, Kuzey Irak’tan tümüyle tasfiye edilmeden niçin çıkıldı? PKK bitmesin diyenler mi var? Haberi niçin Zebari’den öğrendik? Genelkurmay Başkanı çıkmış; ’Harekatın başlangıç ve bitiş zamanı tamamen askeri gerekçe ve ihtiyaçlara göre tarafımızdan belirlenmiş, içeriden-dışarıdan hiçbir etki olmamıştır. Coğrafi olarak örgütün kalpgahı durumunda olan Zap bölgesi hedef alınmıştır. Harekatın hedeflerine ulaştığı değerlendirilmiş; birliklerimiz arazi arama ve taramaları yaparak, 29 Şubat 2008 sabahı itibarıyla yurt içindeki üs bölgelerine dönmüşlerdir’ diyor. Ama ABD, operasyon “sınırlı olacak” açıklamalarını niçin yapıyor?
Bu soruların bir bölümünün cevabı, yukarıya alınan TSK açıklamasında var. Büyükanıt, hasmı yanıltıp, muhtemel bir saldırıyı önlemek için aniden çekildiklerini söyledi. Farklı ve aydınlatıcı bilgiye sahip olanlar hemen açıklamalıdır.
Çekilmeye dair bilgiler ise, dikkatli bir medya taramasıyla bulunabilir. Nitekim NTV sitesinde ayın 29’unda; “Kara harekatının bittiğini dünyaya ilk NTV duyurdu. Sabah 10.50’de verdiği ’flaş’haberi Reuters haber ajansı ve dünya basını kullandı” açıklaması var. Buna karşılık aynı gün saat 12.25’de “CNN Türk’e konuşan Zebari, ’Operasyonun büyük ölçüde sonlandığını düşünüyorum’ diyor.” Demek ki çekilme haberini bölgedeki NTV muhabirinden öğrenmişiz.
PKK’nın tamamıyla temizlenmesinden sonra çekilme görüşüne, el-insaf demek lazım. TSK, Nisan’dan beri askeri harekat şart, ama bir defa yetmez. Güvenlik gücü, bölücü terörle mücadelenin sadece bir parçasıdır demiyor mu? Böyle yapılmadığı için kendi ülkemizde bile bitmediği görülmüyor mu?
PKK bitmesin diyenler hem içeride, hem dışarıda var. Bu bilinen bir gerçek. İçeride-kiler, siyasetin çeşitli mercilerinde ve ülkenin çeşitli yerlerinde aktif vaziyetteler. Bu konuda Baykal’ın bir iddiası var, önemlidir. “Perşembe günü öğleden sonra asker-sivil yetkililer bir araya geldi, cuma sabahı saat 4’de geri çekilmeye başladık. Bunu bize Zebari duyurdu” diye konuşuyor. Bunun üzerinde durulmalıdır.
ABD’nin “operasyon sınırlı olacak” demesine gelince. İşin aslı burada gizli. Çok yazdık, tekrarlayalım. Her şey, 5 Kasım Bush-Erdoğan “mutabakatı” nda. Erdoğan orada, “hamdolsun istediklerimizi aldık” demişti. Daha sonra operasyon karşılığında ne verildi denilince, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir. ABD’ye karşı Türkiye’nin bu noktada en ufak bir borcu yok ki” şeklinde konuşmuştu.
Halbuki, 5 Kasım’da Erdoğan-Bush ikilisi basının önüne geçip; Türkiye, sınırlı, anlık, koordinasyona ve istihbarata dayalı nokta operasyonu yapacak. Buna karşılık, Kuzeydeki istikrarı koruyacak, Barzani ile iyi ilişkiler kuracak, içeride ’Kürt sorunu’nun siyasi çözümü için adım atacak “ açıklamasını yapmışlardı.
Evet işin aslı burada. TSK Kuzeye büyük bir güçle girip ağır darbe vurunca, mutabakata aykırı bir durum çıktı. ABD’den ” istikrarı bozma “, ” operasyonu sınırlı “ tut sesleri yükselmeye başladı. PKK sorununun çözümünü gündeme getirdi. ” Sivil “ Anayasa ABD’ye, çözüm için atılan adımları göstermek için gitmedi mi?
Siyasetçilerimize bir teklif. Askerî işleri ağırlıklı olarak askerlere bırakalım. Bu operasyonun siyasi sonuçlarına eğilelim. ABD çok zor durumda. Irak ve bölgede ittifaklar değişebilir mi? Biz ne yapmalıyız?
